Değerli 112 çalışanları; Emeğimizin, mesleğimizin hiçe sayıldığı, her geçen gün daha da değersizleştirildiği, güvencesizleştirildiği günlerden geçiyoruz. Biz bunları kendimize reva gördükçe ve el ele vermedikçe, yetkililer daha da kötü ve yoksullaştıran çalışma koşullarını bize dayatmaktadır.
Bizlere fiziki koşulları çok kötü, suyu, elektriği olmayan, eskimiş mobilyaları, nemli ve küflenmiş duvarlarıyla, iki üç ekibin sıkışarak kalmaya çalıştığı binalar reva görülmektedir.
• İstanbul’un en ücra ve tehlikeli bölgelerinde, mahallelerinde görev sırasında yaşadığımız kazalara ve kaza risklerine, hasta yakını şiddetine rağmen, yangın, deprem gibi olaylara en önde gitmemize rağmen 112 Acil hala riskli birim olarak kabul edilmiyor ve maaşlarımıza, emekliliğimize yansıtılmıyor.
• Her vakada (yangın, intihar, patlama, trafik kazası vs.) 112 ekibi olarak yeniden ruhsal ve fiziksel travmaya maruz kalıyoruz, yıpranıyoruz buna rağmen, riskli birim olarak kabul edilmediğimiz gibi mesai saatlerimiz de azaltılmak yerine artırılmaya çalışılıyor.
• Personel yetersizliği ve ambulans donanımının yetersizliği nedeniyle çalış(a)mayan istasyonların yükü, aktif olan istasyonların yükünü ikiye katlamaktadır. Bölge içi ve dışı vakalara ulaşma süremiz uzamakta dolayısıyla hem hastaların hayatı riski artmakta hem de hasta yakınları tarafından daha fazla şiddete maruz kalmaktayız.
• Aile hekimliği sisteminin gelmesiyle birlikte doktorlu ekip sayısı hızla azalmış olup var olan ihtiyacı karşılayamamak ta, görev tanımı net olmadığı için yoğun bir şekilde her türlü göreve koş(turul)maktadır. Koşullar adeta doktorları bıktırmakta, 112 den ayrılması için zemin oluşturmaktadır.
• Bizler doktor, paramedik, att, şoför 112 çalışanları olarak görev tanımımız net olmadığı için gerek komuta kontrol merkezinde, gerekse acil yardım istasyonlarında hastaya karşı hangi esaslara göre yaklaşacağımız ve yardımcı olacağımız belli değildir. Buna bağlı ortaya çıkan ve çıkacak sorunlar karşısında çalışanlar olarak sorumluluk bizlerin omuzlarına yıkılmakta ve yalnız bırakılmaktayız.
• Komuta merkezi çalışanlarının ve acil yardım istasyonu çalışanlarının mesai saatleri düzenlenirken çalışanların görüşleri alınmamakta ve kitabi bilgiler üzerinden İstanbul koşulları dikkate alınmadan tepeden düzenlemeler yapılmaktadır.
• 112 Çalışanlarının çoğu taşeron, sözleşmeli, 4B, 4 C gibi güvencesiz koşullarda çalıştırılmaktadır. 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan yeni düzenlemelerle vb yasalarla sağlık alanı tamamıyla özelleştirilmeye çalışılmakta, sağlık çalışanları sözleşmeli, güvencesiz ve emekliliğe yansımayan düşük ücretlere mahkum edilmektedir.
Bu nedenle öncelikle bizler, insan hayatını kurtarmakla yükümlü 112 Acil çalışanları olarak onurlu ve riskli bir meslek icra ettiğimizin, bu nedenle bize reva görülen bu koşulları hak etmediğimizin bilincinde olmalıyız. Bizler hasta ve yaralılarımıza en kısa sürede ve en iyi koşullarda müdahale etmek istiyoruz. Bunun için 112 çalışanları olarak bizleri kaygılandıran bu koşulların biran önce düzeltilmesini talep ediyoruz.
Bunun için;
• Her istasyonun kendine ait insana yakışır bir binaya sahip olmasını, eksikliklerin bir an önce giderilmesini,
• Tüm 112 çalışanlarının maaşlarının dilekçe başvurusuna gerek duyulmadan riskli birim üzerinden ödenmesini ve mesai saatlerinin komuta da dahil tüm istasyonlarda azaltılarak (hafta da 40 saatten az ) düzenlenmesini,
• Personel sayısının ve teknik olanakların komuta, tüm istasyon ve birimlerde artırılmasını,
• Doktorlu ekip sayısının artırılmasını,
• 112 çalışanlarının görev tanımının netleştirilmesini,
• Sözleşmeli, taşeron vb tüm güvencesiz çalışma şekillerinin kaldırılmasını, tüm çalışanların kadroya geçirilmesini, insanca ve onurlu bir şekilde yaşayacak ve emekliliğe yansıyacak bir ücret ödenmesini,
• Grevli toplu sözleşmeli sendika hakkının yasallaşmasını talep ediyoruz.
Değerli 112 Acil çalışanı emekçi arkadaşlar. Biliyoruz ki bizler bir araya gelmeden, üretimden ve haklılığımızdan gelen gücümüzü göstermeden, yukarıdaki taleplerimiz gerçekleşmeyecektir. Nasıl ki her birinin yeri doldurulamaz görevleri ile doktoru, paramediği, attsi, şoförü bir ekip olarak hastalarımıza yardım ediyor ve hayatlarını kurtarıyorsak kendi geleceğimizi de bu ekip ruhu ve dayanışması ile mücadele edip kurtarmalıyız. Tarihte hiçbir sosyal hak ve kazanım mücadele etmeden elde edilmemiştir. Aksine geçmişte, bedeller ödenerek alınmış haklarımız, bu gün bizler, sendikasız, örgütsüz ve sessiz olduğumuz için tek tek geri alınmıştır. Şunu iyi bilmeliyiz ki bizler sessiz, eylemsiz ve tepkisiz kaldığımız sürece, mevcut ücretlerimiz daha da düşecek, çalışma saatlerimiz artırılacak ve birçok arkadaşımız ya da kendimiz işten çıkarılacağız. Bunlar sır değildir. Dünyada bunun örnekleri var ve bizim ülkemizde de bu uygulanmaya çalışılmaktadır. Daha az çalışanla, daha fazla mesai ile daha düşük ücretlerle hem sağlık çalışanları sömürülmeye hem de halkın sağlık hakkı gasp edilmeye çalışılmaktadır. Buna dur demenin yegane yolu ise yan yana omuz omuza olmak, örgütlü gücümüzü, sendikal gücümüzü, hastane önlerinde, il sağlık müdürlüğü önünde, sokaklarda, meydanlarda göstermek ve mücadele etmektir.
Unutma ki sen olmadan biz olmaz! Biz mücadele etmeden aydınlık güzel günler gelmez!
SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI (SES)-İSTANBUL TABİP ODASI