Pazartesi , 23 Aralık 2024

8 dakikada 1 kadın ölüyor

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) açıklamasında, kürtaja ‘evet’ veya ‘hayır’ demeden önce bilimsel verileri tekrar değerlendirmenin yararlı olacağına vurgu yaptı.

TÜRKİYE’DE 10 BİN ANNE ÖLDÜ
Ülkemizde 1950’li yıllardan başlayarak sağlıksız düşüklerin çok yaygın olarak yapılması ve bu durumun anne ölümlerindeki büyük payı; sağlık politikalarının değiştirilmesindeki temel nedeni oluşturmuştur. Ne var ki bu durumun tıp uzmanlarınca fark edilmesinden sonra, politikalara yansıtılması, verilen yoğun çabalara rağmen yaklaşık on yıl sürmüştür. Bu kaybedilen 10 yılda, yıllık düşük sayısının yılda 500 bin civarında, ölen anne sayısının ise, 10 bin civarında olduğu tahmin edilmiştir.

Türkiye’de anne ölümleri içinde düşüğün payı yalnızca yüzde 2’dir. Dünyada düşüğün anne ölümleri içindeki payının yüzde 13 olduğu hatırlanacak olursa bu durumun Türkiye açısından bir başarı olarak değerlendirilmesi gerekir. İsteyerek düşükler, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kadın sağlığında önemli bir sorun oluşturmakta; üreme çağındaki kadınların başlıca ölüm nedenleri arasında yer almaktadır. Türkiye örneği dahil pek çok ülkede, düşüğün yasa ile yasaklanması, onun yapılmasını engelleyememektedir.

200 BİN ÇOCUK YETİMHANELERE BIRAKILDI
Romanya’da kürtajın yasaklandığı 1966 ile 1989 arasında 10.000 kadın sağlıksız koşullarda yapılan kürtaj sonucu ölmüş ve yaklaşık 200.000 çocuk yetimhanelere bırakılmıştır. Kürtajın yasaklandığı ülkelerde, düşükler azalmamakta, tersine güvenli olmayan düşükler hızla yükselmektedir.

İsteyerek düşüklerin yasa dışı olarak yapılması durumunda, kadın sağlığında yaratacağı ciddi sonuçlar bilinen bilimsel gerçeklerdir. Anne sağlığı göstergelerinin gereği, 1983 yılında, Türkiye’de 10 haftaya kadar olan isteyerek düşüklere yasal olarak izin verilmiş; aynı yasa ile aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştırılması da hedeflenerek, diğer bazı önlemler getirilmiştir. Türkiye’de isteğe bağlı düşüğün yasalaştığı dönemin başlangıcında, her dört gebelikten biri istemli düşük ile sonuçlanırken, sadece yirmi yıl içinde bu sayı her on gebelikten bire düşmüştür.

TÜRKİYE’DE İSTEMLİ DÜŞÜKLERİN ÖZELLİKLERİ
TNSA -2008 verilerine göre Türkiye’de istemli düşüklerin özellikleri şöyle:
• 40 yaş ve üzerindeki kadınların her üç gebeliğinden biri isteyerek düşük ile sonlanmaktadır.
• Kürtaj oranı eğitimsiz kadınlarda yüzde 5.5 iken, lise mezunu kadınlarda yüzde 13’tür.
• Kürtaj olan kadınların sadece beşte biri öncesinde modern bir gebeliği önleyici yöntemi kullanmaktadır.
• Kürtaj olan kadınların üçte ikisi sonrasında aile planlaması yöntemi kullanmaktadır.
• Kürtaj kararlarının yarısını eşler birlikte, dörtte bir evli kadının kendisi tarafından almaktadır.
• Kürtajların yüzde 90’ı gebeliğin ilk iki ayı içerisinde gerçekleşmektedir.
• Kürtajların yüzde 70’i özel sağlık kuruluşlarınca gerçekleştirilmektedir.
• Türkiye’de isteyerek düşükler genel sağlık sigortası kapsamında karşılanmamaktadır.

Türkiye’de 10 haftaya kadar kürtajın serbest bırakılmasından bu yana,
• Kürtajlar 3 kat azalmıştır.
• Anne ölüm hızı 6 kat azalmıştır.
• Modern Aile Planlaması Yöntem Kullanımı 2 kat artmıştır.
• Kadınların Yaşam Süresi 14 yıl artmıştır.
• Dünyada 8 anne ölümünden biri sağlıksız kürtajlardan oluşmakta iken, Türkiye’de ise sadece 50 anne ölümünden birinin nedeni sağlıksız kürtajdır.
• 1950’li yıllarda anne ölümlerinin yaklaşık yarısı düşükler nedeni ile iken, bugün sadece anne ölümlerinin yüzde 2’si güvenli olmayan düşükler nedeniyledir.
• Güvenli olmayan düşüklere bağlı ölüm ve sakatlıklar sağlık gündeminden çıkmıştır.
• Kürtajın yasaklanması, anne ölümlerini ciddi biçimde artıracaktır.

Sağlık Bakanlığı’nın 2005 yılında yayınlanan “Üreme Sağlığı Ulusal Stratejik Eylem Planı’nda düşüklerin azaltılması ile ilgili hedefler ortaya konulmuştur: Sağlık Bakanlığı düşüklere bağlı ölümleri 100 000 canlı doğumda 5’in altına indirmeyi, isteyerek düşükleri 2013 yılında 100 gebelikten 5.7’ye yanı yarı yarıya düşürmeyi hedeflemiştir. Bakanlığımız stratejik eylem planında bu hedeflere ulaşmak için düşük sonrası kontraseptif yöntem kullanımını arttırmak ve aile planlamasında karşılanmamış ihtiyacı azaltmak gerektiğini vurgulamıştır.

KÜRTAJ İHTİYACINI AZALTMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
• İlköğretimden başlayarak yapılandırılmış bir cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularını yaş grubuna uygun olacak şekilde müfredatın parçası haline getirmek,
• Gençlere yönelik cinsel sağlık, üreme sağlığı akran eğitim programlarını yaygınlaştırmak,
• Genç Dostu Sağlık Hizmeti Merkezlerini yaygınlaştırmak,
• İstenmeyen gebeliklerin tümünü oluşmadan önlemek,
• Karşılanmamış aile planlaması ihtiyacını ortadan kaldırmak,
• Aile planlaması hizmetlerini birinci basamakta kaliteli, sürekli ve her düzeyde yaygın sunmak,
• Aile planlaması hizmetleri ve malzemelerinin tümünü genel sağlık sigortası kapsamına almak,
• Kadının statüsünü güçlendirmek,
• Üreme sağlığında erkek katılımını güçlendirmek,
• Aile planlaması alanındaki yanlış toplumsal inanışların önüne geçmek,
• Topluma dayalı üreme sağlığı eğitimlerini ve duyarlılık yaratma çalışmalarını ilgili bakanlık ve kuruluşlar ve STK’larla eşgüdüm içerisinde sürekli uygulamak. Ülkede insan haklarını dayalı, 1994 Kahire Nüfus ve Kalkınma Bildirgesinde güvence altına alınan eylem planlarını tümüyle hayata geçirmek gerekmektedir.”

Bir yanıt yazın