, başarılı çalışmalarıyla TÜBİTAK ödülüne layık görüldü. İşte ‘ödüllü’ profesörün çalışmaları…
Bu yıl TÜBİTAK’ın teşvik ödüllerini alan 11 bilim insanı arasında yer alan Prof. Dr. Muşturay Karçaaltıncaba, karaciğerdeki lezyonların ve yağlanmanın manyetik rezonans görüntüleme ve bilgisayarlı tomografi ile görüntülenmesi konularındaki uluslararası düzeyde üstün nitelikli çalışmaları nedeniyle TÜBİTAKtarafından ödüllendirildi.
Kalp görüntülemesi ve katetersiz koroner anjiyografi, BT ve MR-anjiyografi ve karın organlarının görüntülenmesi ile ilgili çalışmalarıyla dikkati çeken Karçaaltıncaba, yaptığı açıklamada, TÜBİTAK ödüle layık görülmesinin kendisini onurlandırdığını söyledi.
120 yurt dışı yayınının olduğunu bu yayınlara 520 kez atıfta bulunulduğunu hatırlatan Karçaaltıncaba, yurt içinde 100’den fazla ve yurt dışında 32 organizasyon da da konuşma yaptığını söyledi.
Literatürde ilk olarak dual enerji BT kolonoskopi yönteminin tanımladığını ifade eden Karçaaltıncaba, bu çalışmasıyla 2011 yılında TÜBA-GEBİP ödülünü de aldığını söyledi. Bu yöntemle damardan kontrast madde verilerek hastadan MR aracığıyla tek bir defa görüntü alınmasının sağlandığını anlatan Karçaaltıncaba, ”Bu şekilde hastadan iki kez görüntü alınmasına gerek kalmıyor. Bu yöntemin en önemli avantajı kalın bağırsaktaki kanser ve poliplerin ayırımını kolaylaştırmasıdır ve verilen toplam radyasyon dozunu azaltmasıdır” dedi.
Karçaaltıncaba, karaciğer görüntülemesi ile ilgili olarak yağlanma, karaciğer lezyonları, periportal ve lobar patolojiler konusunda da öncü çalışmalarının yayınladığını belirterek, literatürde karaciğer ve karın organları ile ilgili 3 sınıflama, 2 yeni patern, 4 tanısal işareti tanımlandığını ve 9 patolojinin ilk defa radyolojik bulgularını yayınladığını dile getirdi.
BİYOPSİ YAPILMADANÂ KARACİĞERÂ TÜMÖRLERİ TESPİT EDİLİYOR
Karaciğer lezyonlarının ve karaciğerde yaygın olan hastalıkların tanısında radyoloji alanının öneminin dünyada giderek attığını ifade eden Karçaaltıncaba, Hacettepe Üniversitesi’nde uzman olarak çalışmaya başladıktan sonra uluslararası bilim dergilerinde bu alanda çok sayıda makalesinin yayınlandığını söyledi.
Yaptığı çalışmaların karın organları arasında en fazla tümör görülen yer olan karaciğerdeki tümörlerin ve hastalıkların biyopsi yapılmadan tanı konulmasına katkı sağladığını anlatan Karçaaltıncaba, ayrıca karaciğerde tümöre benzetilen farklı yağlanma tiplerini sınıflandırdığını ve bunlarla ilgili radyolojik bulgularını yayınladığını belirtti.
Özellikle karaciğer görüntüleme ve kalp damar hastalıklarının görüntülenmesi konusundaki çalışmalarıyla bu ödülü aldığını anlatan Karçaaltıncaba, ”Eskiden karaciğerde bir tümör şüphesi olduğunda öncelikle biyopsi alınıyordu. Bu tümörlerin tanısında artık biyopsiye ihtiyaç azaldı ve biyopsi öncesinde yapılan MR incelemesi ile tanı büyük oranda konulabiliyor. Bu şekilde hasta herhangi bir operasyon geçirmeden tanı konulabiliyor. MR ile tanı konulduktan sonra biyopsiye ihtiyaç duyulmuyor. Benim de bu konuda oldukça fazla yayınım var” dedi.
Karçaaltıncaba, dünyadaki karaciğer derneklerinin yayınladığı kılavuzlara göre hepatitli hastalara artık hiç biyopsiye ihtiyaç duyulmadan tanı konulabildiğini ifade etti.
KOMPLİKASYONSUZ DİRSEKTEN ANJİYO
Damarların ve kalbin görüntülenmesi konusunda da oldukça fazla yayını olduğunu anlatan Karçaaltıncaba, normal anjiyonun kasıktan atardamara girilerek yapıldığını ve bunun komplikasyonlar yaratabildiğini belirterek, ”Bizim yaptığımız ve literatürde kullanım alanları tanımladığımız BT anjiyografi yöntemi ile dirsekteki toplardamardan girilerek yapılmaktadır ve komplikasyonsuz olarak işlem tamamlanabilmektedir” diye konuştu.
AA Â Â – Â HaberTürk