Dayanılmaz denecek ağrılarla yaşamı zorlaştıran bel ve boyun fıtıkları, ameliyatsız girişimsel metotlarla tedavi ediliyor
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi ve İbni Sina Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. İbrahim Aşık, yaptığı açıklamada, Algoloji uzmanlığının Türkiye’de yeni bir alan olduğunu ifade ederek, ağrının kişinin yaşam kalitesini bozan en önemli etkenlerden olduğunu, kronik ağrının hayat kalitesini bozan etkisinin kanser ve kalp yetmezliği ile benzer boyutta olduğunu söyledi.
ABD’de 50 milyon kişinin, Avrupa’da ise 74 milyon kişinin kronik ağrı çektiğini belirten Aşık, Avrupa’daki 74 milyon kişinin yüzde 59’unun 15 yıla yakın süredir kronik ağrı çektiğini belirtti.
Bu kişilerin yüzde 61’inin az veya hiç çalışmadığını, yüzde 19’unun işini kaybettiğini, yüzde 13’ünün iş değişikliği yaptığını, yüzde 21’inin ise depresyona girdiğini dile getiren Aşık, bu durumun Türkiye’de de benzer özellikler gösterdiğini söyledi.
Kronik ağrıların büyük kısmını bel ve boyun ağrılarının oluşturduğunu, yapılan araştırmaların hayatlarının belli dönemlerinde insanların yüzde 85’inin bel ağrısı şikayeti olduğunu, bunun yanında birçok hastada da boyun ağrısı şikayeti bulunduğunu ifade eden Aşık, son dönemlerde özellikle bilgisayar başına çalışanlarda boyun fıtığının arttığının kanıtlandığını kaydetti.
Bel ve boyun fıtıklarında son çarenin ameliyat olmadığını farklı girişimsel yöntemlerle bu rahatsızlığın giderilmeye çalışıldığını ifade eden Aşık, fıtık ameliyatı olan hastalara ve olmayan hastalara farklı girişimsel yöntemler uygulandığını anlattı.
Kapalı yöntemlerle bu hastalıkları tedavi edebildiklerini dile getiren Aşık, ”Ameliyat olmak istemeyen veya ameliyata girmesi sakıncalı olan ya da ameliyat sonrası nedbe dokusu oluşumu olan ve ağrıları devam eden hastaların sorunlarını girişimsel metotlarla çözülmeye çalışılıyor. Bu durumdaki hastalar ağrılarla iç içe yaşamayı öğreniyor. Ancak bu durum çaresiz değil. Tıp yeni metotlarla bunları iyileştiriyor” ifadesini kullandı.
Bel fıtığı ameliyatları sonrası hastada kötü doku oluştuysa bu hastalarda dokuları temizlemek için röntgen cihazı altında epiduroskopi yöntemiyle hastayı tedavi ettiklerini belirten Aşık, epiduroskopide ”kıl” kadar ince bir kamerayı omurilikten sokarak hastada nedbe ve granülasyon dokusunun olup olmadığını kontrol ettiklerini anlattı.
Böyle bir durum saptadıklarında özel ilaç veya lazer yardımıyla bölgeyi temizlediklerini ifade eden Aşık, 15 dakika süren işlemin ardından hastanın aynı gün içerisinde evine dönebildiğini söyledi.
Bu işlemin ameliyathane ortamında uzman ellerde yapılması gerektiğinin altını çizen Tanır, yöntemde riskin oldukça düşük olduğuna dikkati çekti.
BOYUN FITIKLARINA KOL AĞRISI EŞLİK ETMELİ
Aşık, boyun fıtıklarında hasta ameliyat olmamışsa ve boyun ağrısına kol ağrısı eşlik ediyorsa, girişimsel yöntemlerden servikal nükleoplasti yöntemini uyguladıklarını, yöntemin başarı oranının yüzde 90’ın üzerinde olduğunu kaydetti.
Belde ise omurgadaki diskin içindeki sıvı omurilikten çıkan sinire baskı yapıyorsa, bu durumda diskin içine sokulan ve 12 dakika ısıtılan tel ile sıvının sinire bası yapmasının durdurulduğunu (dekompresyon) anlatan Aşık, radyofrekansta riskin çok düşük olduğunu ifade etti.
TEDAVİDE “SON DURAK”
Bel ve boyun ameliyatı yapılan hastalarda bu girişimsel metotlar uygulandıktan sonra halen ağrılar devam ediyorsa ”son durak” adı verilen ”Spinal Kord Stimulatörü” tekniğine başvurduklarını vurgulayan Aşık, ”Tüm tedavi seçeneklerini uygulandıktan sonra bu tekniğe başvuruyoruz. Omurilik zarının üzerine incecik bir tel (elektrod) ve bir pil yerleştiriyoruz. Bu pil de kalp pili gibi sürekli devreye giriyor ve omuriliğine minik minik elektrik veriyor. Bu durumda hastaların bel ve bacak ağrıları ortadan kalkıyor” diye konuştu.
”Son durak”ın çok pahalı bir yöntem olduğunu ve uygun hastaya konsey kararıyla takıldığını ifade eden Aşık, bu tedavinin maliyetinin devlet tarafından karşılandığını belirtti.
Operasyondan önce hastanın omuriliği üzerine, yerleştirilen teller sayesinde hastanın buna uygun olup olmadığının denendiğini söyleyen Aşık, olumlu sonuç alınırsa pilin yerleştirildiğini ve hastaların yüzde 50-70’inde çok iyi sonuçlar alındığını ifade etti.
Yöntemin dünyada 1990’lardan itibaren, Türkiye’de ise son 3-4 yıldır uygulandığını dile getiren Aşık, yöntemin ameliyat olan ancak iyileşemeyen, yaklaşık yüzde 40’ı bulan ”çaresiz hastalar” için de umut olduğunu söyledi.
Bu hastalar arasında yer alan orta yaştaki bir imamın, bel fıtığı nedeniyle iki kez bel cerrahisi geçirdiğini anlatan Aşık, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Hasta ameliyat olmasına rağmen inatçı bel ve bacak ağrısı devam ediyordu. Yapılan tüm tedavilere yanıt vermeyince Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Konsey kararı ile omurilik üzerine ‘Spinal Kord Stimülatörü’ takılmasına karar verildi. Ve hastaya bu işlemi uyguladık. İşlem öncesi ağrı nedeniyle rüku ve secdeye gelemeyen imam, işlem sonrası yüzde 80 oranında ağrıları düzelerek mesleğine geri döndü”
AA
Bel-Boyun Fıtığı hastalığını Manuel Traksiyon yöntemiyle AMELİYATSIZ çözüyoruz. Mehmet AKÇAM Tel: 0555 777 33 64
Memnun Kalan Hastaların Görüşleri İçin: http://www.facebook.com/belveboyunfitigi?filter=2 (Web Sitesi)
Kayseri / Türkiye
Hatalı yapılan bel fıtığı ameliyatı sonrası ağlarımın geçmemesi üzerine İbrahim hocaya gitmiştim. Algoloji bölümünde kateter ve tuzlu su tedavisi yaptı ama hiçbir işe yaramadı.
bende daha önce 3 kez bel fıtığı ameliyatı oldum. Ağrılarımın daha da fazla artması üzerine Eskişehir Osmangazi Üniversitesinden Sacit Beye gitmiştim. 4 kez ağrı tedavisi uyguladılar ama faydası olmadı.
bel ve boyun ağrısı tedavisinde afrika