Kabin memurlarının ilk yardım konusundaki bilgileri sınırlı. Olmasa dahi çok ciddi bir rahatsızlığa müdahale edecek bilgi ve yetkileri yok. Bu yüzden de prosedürlere uygun olarak böyle bir durumda uçakta doktor ya da sağlık personeli olup olmadığını sormak için anons yapıyorlar:
 “Sayın Yolcularımız,
Aranızda bir doktor varsa kendini kabin ekibine tanıtması rica olunur.†(1)(2)
Bu anonsu duydunuz. Artık biliyorsunuz ki uçakta ciddi bir hasta var ya da kabin memurlarının baş edemeyeceği bir rahatsızlık meydana geldi. Hemen davrandınız, kendinizi tanıttınız ve hastaya müdahale ettiniz. Hasta o kadar ciddi ki, uçakta sadece doktorların açmakla yetkili olduğu bir medikal kit var, artık o kitte ne varsa, koşullar neye el veriyorsa kullanarak hastaya gerekli acil müdahalede bulundunuz.
Bu arada sağlık belgenizi de beyan ettiniz, çünkü öyle istediler. Ayrıca müdahaleden sonra hastaya müdahalede bulunduğunuza dair bir rapor doldurup, imzaladınız. En sonunda kabin memurları hastayı yanınıza oturttu ve:
“Size zahmet, uçuş sonlanana kadar hastaya bakarak olur musunuz?â€
dediler… Eh… Her şeyden önce bir doktorsunuz. Hipokrat yemininiz var. Ayrıca zaten bir birey olarak vicdan sahibisiniz. Üstelik böyle bir şeyi reddetmek için iki kere düşünmek lazım, zira diğer yolcuların bu misyonu sizin insanlık vazifeniz olarak gören bakışları var çevrenizde. Uçuşun bitmesine 10 saat kalmış ama reddetme şansınız yok. Yorgunluktan bitap olmanıza karşın hem insanlık hem de mesleki vazifenizi yerine getiriyorsunuz.
Peki bu gerçekten sizin sorumluluğunuzda mı?
Prosedürler iyi de…
Geçtiğimiz günlerde kulağıma iki olay çalındı. Tamamen fısıltı gazetesi olduğu için gerçekliği konusunda arkasında duramam ama sizlere de aktarayım:
Birincisi, uçuş sırasında böyle bir vaka meydana gelmiş ve yabancı bir doktor da olaya müdahale etmiş. Daha sonra da böyle bir hizmet verdiği tedavi ücretini istemiş. Prosedürlerde böyle bir olay tanımlı olmadığından ekibin yapabileceği bir şey olmamış. Doktor ve THY mahkemelikler.
İkincisi de muhtemelen alerjik bir reaksiyon sonrasında muhtemelen anaflaktik şok geçiren bir kadına müdahale eden Türk doktoru. Müdahale sonrasında kadına oksijen maskesi bağlanmış, kadını doktorun yanına oturtmuşlar. Purser “15 dakikada bir kontrol edin lütfen†demiş ve gitmiş. Doktor Purser’ın kendisine talimat vermesine ve böyle bir sorumluluğu kendisine verip gitmesine kızarak itiraz etmiş. Purser ve doktor uçakta tartışmışlar.
Bu olay hakkında yazmaya karar verdikten sonra birkaç hekimle görüştüm. Benim konuştuğum doktorlar, meslektaşlarının genelde böyle bir sorumluluktan kaçınmayacaklarını ifade ettiler ama bu gibi olaylara çok sık rastlayan doktorlar da artık “ben doktorum†demeye çekiniyorlarmış. Tabi vicdanen doktorluk durumunu gizlemeye de gönülleri el vermiyor ve yine de müdahalede bulunuyorlar. Halbuki onların da rahat bir uçuş geçirme hakkı var. Her şeyden önce onlar da yolcu.
Uçuş konforunun yanısıra, uçaktaki müdahalenin uçuş ortamının irtifaya bağlı doğası gereği ya da eldeki medikal kitin arızalı veya yetersiz olmasından dolayı istenmeyen bir sonuç doğması ve hastanın zarar görmesi halinde mahkemeydi, kıldı, tüydü, başka pek çok sıkıntıyla karşı karşıya kalma riski de var.
THY’nin prosedürlerini incelediğimde görüyorum ki (3), çok basit bazı ilk yardım uygulamaları dışında tüm sorumluluk anonsa yanıt veren doktora bırakılmış. Kan şekeri yükselmesinden sara nöbetine kadar pek çok husus da doktorun sorumluluğunda. Hatta sadece hastalık değil, uçakta bir ölüm gerçekleşmişse, kaptan pilotun uçuşa devam kararı, o sırada uçakta bir doktor varsa ve o “ölüm onayı†verdi ise alınabiliyor(4).
Kabin memurlarının ciddi durumlarda öncelikle doktor anonsu yaparak yetkin bir sağlık personelinin yardımını istemesi elbette gerekli bir şey ama doktorların çekince ve haklarını düşündüğümüzde yeterli değil.  Bu durumun çözümü için “her uçuşta görevli doktor bulundurulsun†gibi bir tavsiyede bulunmak da mantık sınırlarının dışına çıkmak olur. Havayolu işletmeleri için bir maliyeti olacağı gibi, bir programa bağlı olarak ekipte yer alan ve sürekli uçuş yapan görevli bir hekim de akla yatmıyor.
O halde bu durum nasıl çözülebilir?
Gönüllü Uçuş Hekimliği Uygulaması
Havayolu firmaları “gönüllü uçuş hekimliğiâ€Â gibi bir uygulama başlatsa, ve bu uygulamaya başvuran hekimler “gönüllü uçuş hekimi kartına†sahip olsalar, bu karta sahip olanlar ekonomi bileti fiyatına daha üst bir sınıfta uçsalar, ya da sınıf avantajı yerine fiyat avantajı sağlanarak biletlerine indirim uygulansa? Ya da bu uçuş hekimlerine yıl içerisinde kullanmaları için sınırlı sayıda pas bilet hakkı tanınsa?
Tabi hangi şartla? Bulundukları bir uçuş sırasında herhangi bir acil durum meydana gelirse buna müdahalede bulunmanın bir “görev†olması şartıyla.
Böyle bir kart olması da şart değil… Mesela bilet alınırken bu durum belirtilerek ilgili avantaj o an da elde edilebilir. Yolcu manifestosunda kimin uçuş hekimi olduğu böylece görünür mesela?
Bu uygulama elbette –özellikle de başlangıçta- her uçuşta her problemi çözecek değildir. Her şeyden önce her uçuşta en az bir gönüllü uçuş hekimi bulunacağını garanti edemeyiz… Ancak en azından bir doktor varsa bunu da çeşitli teşviklerle çözebiliriz: Örneğin gönüllü uçuş hekimi olmamasına karşın –bu yabancı ya da Türk doktor da olabilir- uçakta böyle bir müdahalede bulunan hekime çeşitli avantajlar sağlanabilir, pas bilet hakkı sunulabilir.
Yoksa görüldüğü gibi, bu prosedürlerle, THY personeli olmamasına karşın herhangi birine aşırı miktarda sorumluluk yüklenmiş oluyor ve eylem gönüllülük sınırlarının dışına çıkıyor.
Herkese iyi haftalar.
NOTLAR
(1)   THY – Anons Kitabı – 4.15 Doktor Anonsu
(2)   Bu arada anonsu da “tıp doktoru†diye düzeltmek gerek. Doktor deyince doktora derecesi olan herhangi birini de kastetmiş olabiliriz, ama tabi burada mantık devreye giriyor. Arkeoloji doktoruna uçuşta ihtiyaç neden olsun? Ama şekil olarak doğru olsa yine de iyi olur.
(3)   THY (Kabin Memuru El Kitabı) CCM – 8.1.3.6, 8.3.14.13.9 ve 14.4 – 14.4.3 maddeleri
(4)Â Â Â THY (Kabin Memuru El Kitabı) CCM – 11.2.2 Uçakta Ölüm Olayları
airporthaber