Pazar , 22 Aralık 2024

DOKTORLAR ARTIK SİLAHLANIYOR

acil_serviste_doktora_silah_cekti_h1428

Artan şiddet olayların önlem alınmaması nedeniyle doktorlar artık silahlanıyorlar.

BU bir insanlık ayıbıdır.

İçinizde duygu kaldıysa eğer.

Toplumsal değerlerimizi ve duyarlılığımızı kaybettiğimizden, herkesi kendi sorunlarıyla baş başa bırakıp, başının çaresine bakmasını beklemek en kolayı.

Sorumluluğu yok nasılsa!

Karşısına geç, seyret.

Giderek tırmanan, doktorlara yönelik şiddetin sorumluluğunu sadece yakınını kaybeden insan acısı olarak görmek yanlıştır oysa.

Temeline bakmalısınız.

Gerçek nedeni göreceksiniz.

Sağlık Bakanlığı uygulamaları, hastaya yönelik hizmeti artırırken, insanların bilinç altında “Hayat kurtarıcı” kimliğiyle özel bir yere sahip doktorlara bakışı sıradanlaştırdı.

Yok etti o duyguyu.

Korumayı beceremedik.

Sadece hastası olanlar değil, çocuğunu, karısını, babasını, anasını, kardeşini hastaneye götürüp, hizmeti beğenmeyen herkes doktorlara saldırdığına göre.

Ne güzel, vurun abalıya.

İktidarla başladı bu süreç.

İnsanların bilinç altındaki makamı sıradan bir yer olan siyaset sahnesindekiler, o beyinlerin içinde daha ayrıcalıklı yer istiyor kendine.

Hizmet kalitesini artırarak elde edeceği makamın hayalini kurarken, yok ettikleri o kutsal duygularla kaybedilenleri hesap edemediler anlaşılan.

Tabloya bir bakın isterseniz.

Kurulduğu günden beri insanların gözünde ayrıcalıklı yere sahip olan yargı mensuplarını, akademisyenleri, askerleri, doktorları, sanatçıları, gazetecileri sıradanlaştırmayı başardı!

Şimdi özelliği yok hiçbirinin.

Kendi doğruları üzerine söz söyletmeyenlerin, toplumun gözünde “Akil insan” kimliğine saygı duymasını beklemek aptallıktır zaten.

En çok askerde zorlandı.

Peygamber ocağı olarak görünen o kurum içindeki komutanlar, uyduruk delillerle suçlu ilan edilince, aklanma mücadelesi veriyorlar yıllardır.

Hukuk bile çıkamıyor içinden.

Suçlamalar o kadar ağır ki…

Vatana ihanet bile var.

Bu ülke insanı için en kutsal sayılan o teşkilatta Kara Kuvvetleri Komutanlığı gibi şerefli bir görevi yapan komutan bile asker olduğu için pişman.

Sadece aileleri direniyor.

Toplum ise tamamen duyarsız.

Bu vatan uğruna 40-45 yıl şerefiyle mücadele eden, terörle savaşan o insanları aşağılamak, övgü alıyor maalesef.

Eminim bu yazıyı okurken içinizden bazıları, “Ne yapsalardı, peygamberleştirseler miydi?” diye eleştirecektir mutlaka.

Yapmasınlar elbette.

Ama belli meslek grupları için insanların bilinç altında duygularıyla inşa ettikleri binaları yıkmayı, kentsel dönüşümle karıştırmayın sakın.

Bedeli ağır olur yoksa.

İnşaat yapamazsınız yerine.

Siyaset binası özellikle!

Ruhsat alamazsınız en azından…

Kaçak inşaat yapsanız bile.

Özellikle yıkılan o duyguların enkazı hala ortalıkta dururken, başlarında hala gözyaşı döken insanlar varken.

Doktorlar çok öfkeli.

Görevleri hayat kurtarmak.

Ama İzmir 9 Eylül Üniversitesi önünde yaptıkları eylemde söyledikleri sözler, yaptıkları yemin veya görevleriyle hiç örtüşmüyor.

Bir nevi isyan gibi.

Bireysel suçlamayla veya yapılacak baskıyla üzerini örtebileceğimiz bir öfkeye benzemiyor giderek artan bu tepki.

Mikrofona konuşan bir doktor.

Kameraya gösterdiği belgeyi anlatırken, “Bu tıp diploması değil, silah ruhsatı. Gösterirken bile utanmam gerek, ama utanmıyorum” diye bağırıyor ülke yöneticilerine.

O elde neşter olmalıydı oysa.

Bu hale geldik işte.

Hafife almayın bu çağrıyı.

İnsanların hayatını kurtarması, şifa dağıtması, acıları dindirmesi gereken doktor bile insan öldürecek kadar silahlanıyorsa…

Hepimiz endişe etmeliyiz.

Siyaseti ve siyasetçiyi üstün kılacağız diye, insanlık için gerekli olan meslek mensuplarını potansiyel suçlu kitleye dönüştürürsek eğer…

Bedelini ödeyemeyiz sonra.
Metin EROĞLU

 

 

Bir yanıt yazın