Cumartesi , 23 Kasım 2024

Doktor gözümü kör etti

1607dc3d45dc9673586b5d74106a88a5
Dr. Uğur TOKA / Uğur Göz Hastanesi
Bir göz hekimi olarak duymak istemediğimiz ama muhatap olmaktan da kaçınamadığımız
bir söylemdir ” doktor gözümü kör etti”.
Yaklaşık 20 yıldır Kahramanmaraş’ımızda göz hastalarıyla meşgul olan birisi olarak hekim gözüyle bu söylemi değerlendirmek istedim.
Bu yıllarda binlerce ameliyat yapmışımdır.
Hiçbir hastayı kör ettim mi? Tabi ki  hayır.
Peki ameliyat ettiğimiz halde kör olan hasta oldu mu, elbette evet.
Peki bu bir çelişki mi?  Hayır.
Açıklayayım.
Doktor Uğur Toka'nın köşe yazısı resmi
Halen görev yaptığım Uğur Göz Hastanesi göz ameliyatları açısından kentimizde daha önce yapılamayan birçok tedavinin burada yapılabilir hale gelmesine vesile olmuştur.
Önceleri bu tedavi burada yapılamaz şuraya buraya git denilen hastalıklar artık burada yapıldığı gibi bu tedavi için Maraş dışından birçok hasta kentimize gelmekte.
Peki bu işler bu kadar iyi yapılırken nasıl oluyor da insanların gözü kör oluyor ve de”doktor gözümü kör etti” ithamına muhatap oluyoruz.
Hastalarıma bu durumu şöyle izah ediyorum.
Hastalık veya ameliyat kavramı birçok farklı tabloyu ifade ettiği halde hastalar  ”ben ameliyat oldum böyle oldum, o ameliyat oldu şöyle oldu” şeklinde değerlendirmeler yapar.
Ben hastalara hastalığı düşmek olarak düşünün derim.
Ben düştüm bir şey olmadı, o düştü kolu kırılmış denince en azından nereden düştün sorusu akla gelir.
Bir kişi oturduğu sandalyeden mi düştü, bisikletten mi düştü, ağaçtan mı düştü yoksa inşaatın onuncu katından mı düştü .
Hepsi de düştüğü halde birbirlerinden çok farklı problemlerle karşılaşırlar.
Sandalyeden düşen adamın burnu kanasa ,çok kötü düşmüş denirken onuncu kattan düşen adam, kolu bacağı sakat olarak hayatta kalsa Allah esirgemiş denir.
Sandalyeden düşenleri tedavi eden hastanede hiç kimse ölmez iken , onuncu kattan düşen ağır hastaların tedavi edildiği hastanede ölüm sıradan bir hadise olur.
Ben Kahramanmaraş’ımıza yeni geldiğim yıllarda kalp ameliyatından bir kişi bile ölmemişti.
Çünkü Maraş’ta kalp ameliyatı yapılmazdı.
Sağa sola yollanan hastalar vaktinde müdahale yapılmadığı için belki yollarda hayatını kaybederdi ama Maraş’ta ölmezdi.
Şu anda Maraş’ımızda kalp ameliyatları yapıldığı gibi onuncu kattan düşmüşçesine ağır göz hastalıkları da tedavi edilmekte.
Ameliyat olmadığı takdirde kesin körlükle sonuçlanacak hastalarla meşgul olan bir göz hastanesi var.
Eskiden ‘‘bu Maraş’ta tedavi olmaz” diyerek başka şehirlere yollanan çok ciddi hastalarla meşgul olan, tedavi eden bir hastane var.
Nasıl ki onuncu kattan düşen herkesi tedavi edip hayata döndürmek mümkün değil ise çok ağır şeker hastaları veya retina yırtığı olan her hastayı da ameliyatla kurtarmak mümkün olmaz.
Ameliyat olmadığı takdirde kesin kör olacak on kişiden 5-6 tanesini kurtarabilmek bile iyi bir şeydir diye, çok zorlu ve büyük tecrübe isteyen tedavileri uygularız.
Tabi bu hastalıklarla uğraşmak için tecrübe, beceri, alet edevat yetmez.
Tüm bunları izah ettiğiniz ve özveriyle tedavi etmeye çalıştığınız halde kurtaramadığınız hastalardan ”Doktor gözümü kör etti” sitemini duyup hazmetmeniz gerekir.
Aslında nikah memuru olup, hep sağlıklı ve mutlu gelip, daha da mutlu giden insanlarla meşgul olmayı çok isterdim.
Nasıl ki her polis memuru  büro işlerinde çalışamaz bazıları da bomba imha ekibinde görev yaparsa  bazı hekimlerinde onuncu kattan düşen ağır hastalarla, kanser hastalarıyla, kalp hastalarıyla  ve kör etme ihtimali çok yüksek olan göz hastalıklarıyla uğraşır.
Doktor hastamızı öldürdü veya ”DOKTOR GÖZÜMÜ KÖR ETTݔ  ithamını duyma pahasına.

Bir yanıt yazın