OKUL ÖNCESİ EĞİTİM NEDEN ŞART?
- Saygı, sevgi,
- Paylaşma, iş bölümü,
- Sorumluluk,
- Sosyal çevre oluşturma,
- Bedensel ve zihinsel gelişim açısından çocuğu geleceğe hazırlayan en güvenli ortamdır.
Bilindiği gibi, 3 ile 6 yaş arası, çocukta pek çok değişmenin yaşandığı yıllardır. Normal gelişim gösteren bir çocuk, 6 yaş civarında bir çok motor becerileri kazanmış, çeşitli fiziksel becerilerini kullanmaya başlamıştır. Bilişsel gelişim açısından ise, fiziksel ve sosyal çevresi ile ilgili yoğun bir bilgi birikimi oluşturmaya ve çevresinde gelişen olayları anlamaya başlamıştır. Buna karşın, okul öncesi yılları çocuğun soyut düşünme yetisinin henüz tam şekillenmediği ve bu nedenle yapılan tüm etkinliklerin somut bir biçimde çocuğun yaparak ve deneyerek öğrenmeyi gerçekleştirdiği yıllardır.
Şöyle bir düşünüldüğünde, okul öncesi yılları çocuğun arkadaşları ve öğretmeni ile birebir olarak kuracağı iletişime dayalı konuşma ve dinleme becerilerini geliştirici etkinliklerin ağır bastığı yıllar olmalıdır.
Okul öncesi eğitim neden gereklidir
- Çocukta zeka gelişiminin %80’lik kısmı 7 yaşına kadar tamamlanır ve öğrenme becerisi bu yaşta gelişir.
- Çocuğun grup içine katılması, sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olgular bu yaşta gelişir.
- Bu dönemdeki sapma ve olumsuzluklar çocuğun bütün yaşamını olumsuz yönde etkiler.
- Farklı kültür ortamlarından ve ailelerden gelen çocuklar ortak bir yetişme ortamına okul öncesi eğitim kurumlarında ulaşır. Çocuk kendine güven duygusunu bu kurumlarda kazanmaya başlar.
- Dilini doğru, yanlışsız ve güzel konuşma özelliğini bu yaşta öğrenir. Toplumu, çevreyi, evreni ve insan davranışlarını tanımaya başlar.
- Nesneleri, eşya ve varlıkları, temel bir takım becerileri, davranışları, olumlulukları ve olumsuzlukları öğrenmeye başlama yaşı 4-6 yaşları arasındadır.
- Aile içi desteğin tek başına yetmediği, çocuğun kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği, bedensel ve zihinsel gelişmelerini sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri bir ortam olduğu için okul öncesi eğitim zorunlu ve gereklidir.
Türkiye genelinde ortalama okul öncesi okullaşma oranı %15 tir. Bu son derece çarpıcı bir orandır. Diğer Ülkelerle karşılaştırıldığı zaman durum daha net olarak anlaşılmaktadır. Avrupa’daki bir çok ülkede bu oran %100’dür.
Okul öncesi eğitiminin desteklenmesi için sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: Aile ve eğitimci işbirliği ile gerçekleşen okul öncesi eğitim; çocuğun daha yaratıcı, ileriyi görebilen, yeni ürünler yaratabilen ve çevresini kendi amaçları için yönlendirebilen özerk bir birey olarak yetişmesine katkı sağlayacaktır.
Çocuğunuzla İletişim Kurmanın Altın Kuralları
Çocuklara iletişim kurabilmeyi öğretmek ve onunla kaliteli iletişim kurabilmek, çocuğun gelişiminde ve uzun vadedeki mutluluğunda etkili olur. Çocuklar büyüdükçe ailelerinden kendi hayatlarıyla ilgili bilgileri saklamaya baslayabilirler. Her düşündükleri ve hissettikleri şeyi ebeveynleriyle paylaşma ihtiyacı duymazlar. Bu yüzden onların yardıma ye da konuşmaya ihtiyacı olup olmadığını anlamak ailelerin görevidir.
Çocuklar özgürlüklerine sahip olmaya başladıkça, anlaşmazlıklar ve fikir çatışmaları bas göstermeye baslar. Ebeveynle tartışma, büyümenin normal bir parçasıdır, çocuklar sınırları denerler. Bu çekişmeler bir nevi iletişim kapılarının açık kalmasını sağlar. İletişim problemleri çözer. İletişim önemlidir.
Eğer ebeveyn ve çocuklar iletişimi keserlerse, gerçek problemler ortaya çıkmaya başlar. Ailesini dinlemeyen ye da onlarla konuşmayan çocuklar, potansiyellerinin altına düşme veya problemli bir genç olma riskini taşırlar. Ayni zamanda bu çocuklar, kendilerini güvensiz ve sevgisiz hisseden çocuklardır, bu onları mutsuz ve basarisiz bir geleceğe sahip olmaya aday yapar.
Bunların aksine, birçok problem, iletişimle çözülebilir. Ona açık sorular sorun İletişim iki yönlü bir yoldur. Sıklıkla ilişkilerde, insanlar dinlemekten çok konuşmayı tercih ederler. İletişimi çocuklara hayatla ilgili dersler ve bilgiler verme yolu olarak kullanmak doğru değildir. Eğer ebeveyn dinlemiyorsa, ortada gerçek anlamda bir iletişim yok demektir.
Dinlemek, dinleyen tarafın anlatılan konuyla ilgilenerek, dikkatle dinlemesini gerektiren bir işlemdir. Düşünmek ve yapmak; birkaç saniyeliğine konuşmayı bırakması, o insanin sizi dinlediği anlamına gelmez. Eğer çocuğunuzun gerçekten ne hissettiğini ve düşündüğünü size söylemesini istiyorsanız, saka yoluyla, ona takılarak zamanla bu bilgiyi alabilirsiniz. Bir soru sorduğunuzda, açık olmasına dikkat edin. Bir ergenle sohbet açmaya çalışmak bazen çok zor olabilir:
‘Bugün okul nasıldı?’ ‘Iyi…’
‘Bugün neler yaptın?’ ‘Hiçbir şey!’
Bunlar gibi kapalı sorular, çocukları evet/hayır cevabını vermeye davet ettiğinden ailelerin çocuklarının hayatlarıyla ilgili bilgi almalarını zorlaştırır. Onlara iletişim kurabilmeyi öğretmek ve onunla kaliteli iletişim kurabilmek, çocuğun gelişiminde ve uzun vadedeki mutluluğunda etkili olur.
Sessizliğin gücünü de unutmayın. Eğer bir süreliğine sessiz kalırsanız, çocuğunuz eninde sonunda sessizliği bozacak bir şeyler söyleyecektir. Ama onlar için her sessizliği doldurursanız, sessiz kalmayı ve bununla yetinmenizi tercih ederler. Ne olursa olsun iletişimi sürdürün Çocuğunuzu dinlemek, onun her söylediğiyle ayni fikirde olmanız ye da onun her dediğini yapmanız demek değildir. Çocuklar bazen ‘Beni dinlemiyorsun’ diye şikayet ederler ama aslında söylemek istedikleri ‘Senden yapmanı istediğim seyi yapmıyorsun’ dur. Onu dinleyin, söylemek istediğini anlayın ve sonra onun fikrine neden katılmadığınızı açık bir dille anlatın!
Birçok ebeveynin keşfettiği gibi, çoğunlukla iletişim kendiliğinden ye da kolaylıkla kurulmaz. Kurulamayan ye da zayıf olan iletişim, aile içindeki gerilimin de nedenlerinden biridir. Buradaki problem, iletişim kurmadaki isteksizlik değil, iyi bir iletişim için engellerin nasıl aşılacağı bilgisine sahip olmamaktır. Çocuklarınızı dinleyerek, ne düşündüklerini öğrenmekle kalmaz, onlara bir yetişkin gibi saygı duyduğunuzu ve her zaman onları dinlemeye açık olduğunuzu da göstermiş olursunuz.
İşler yolundayken iletişime gerek yokmuş gibi düşünmek, herkesin düştüğü genel bir tuzaktır ve sadece işler kötüye gitmeye başladığında endişe edilir. Bazı problemler iletişim sayesinde hiç ortaya çıkmayabilir. Bir sorun olduğuna dair hiçbir uyarı görmeyebilirsiniz ve sorun kötüleşmeye devam eder. Bu yüzden işler yolunda gitse bile konuşmaya devam edin ve dinleyin.
BDK – Başkent Doktorlar Kreş ve Gündüz Bakımevi kurucusu
Yusuf TEMREL
(NLP Trainer)