Mardin seyahatimiz sırasında buradaki hastanelerde çalışan doktor arkadaşlarla burada doktor olmanın zorlukları ile ilgili konuşuyorduk.
Gördüğünüz üzere bu ikinci bölüm. Merak edenler ilk bölümü gazetemizin internet sayfasında bulabilirler.
İlk bölümünde bir doktor arkadaşımız buradaki sağlık sorunlarının çözümü için önerilerini sıralıyordu.
‘Bak hocam kimse ‘zorunlu’ yapılan bir işten zevk almaz. Devlet bizi burada zorla çalıştırıyor şu anda. Çünkü doktorluk diplomasını almamız için bu ‘zorunlu hizmeti’ yapma şartımız var’
‘İyi de devlet buraya nasıl doktor gönderecek o zaman?’ dedim
‘Burayı cazip hale getirecek’
‘Ne yapacak ki ‘Rus doktor’ mu çalıştırsın?’ dedim.
‘Ruslar da bir seçenek ama her şeyden önce muayenehane açma önündeki engelleri kaldırması gerek. Saat 5’e kadar devlette, 5 ten sonra muayenehane de çalışmamızı serbest bıraksın’
‘Peki o zaman da şöyle bir durum olmaz mı? Muayenehaneye gelen hastaya ameliyat önceliği, iyi davranma, diğerine öteleme, kötü muamele falan?’
‘Kötü insan, vicdansız insan her zaman her meslekte var. Ama buna engel olmak zor değil ki. Koyarsın kuralı. Ararsın ameliyat olanları. Kaç tanesi muayenehane den? Kaç tanesi poliklinik hastası belli olur. Hem kötü muamele yapan doktora kimse gitmez zaten. Ben şu anda 30 yaşındayım, bekarım, enerjimin en yüksek olduğu dönemdeyim. Saat 5 te eve gidip Televizyon karşısında pineklemek istemiyorum. ’ dedi.
‘Ne diyeyim sende haklısın ama bak güzel dizilerde var haberin olsun’ dedim gülerek.
‘Sizin İzmir’de keyfiniz yerinde. Akşamları gideceğiniz, vakit geçireceğiniz bir sürü mekan. Biz burada Hacı’nın Kahvesi’nde ‘zorunlu hizmeti’ dolduralım’ dedi
‘Mecburi hizmetten sonra ne yapacaksın?’ diye sordum.
‘Norveç’e gideceğim. Türkiye’de doktorluk öldü artık’ dedi. Yetişmiş bir beyin daha uçup gidecek ülkemizden.
Mardinli bir doktor arkadaş vardı masada.
‘Burada bizim işimiz daha da zor’ dedi.
‘Niye?’ dedim
‘Herkes annemi, babamı, beni bir yerden mutlaka tanıyorlar. Gecem yok gündüzüm yok, sürekli beni arayıp hasta göstermek ya da hastaya götürmek istiyorlar. Gitmesen ‘falancanın oğlu doktor olmuş g.. kalkmışâ€™ diyorlar. Eskiden hiç olmazsa bunun karşılığı 3-5 kuruş kazanıyorduk. Şimdi onu da yapamıyoruz. Bende gideceğim görev bitince’ dedi.
‘Ya hadi bu arkadaş Denizlili. Burayı sevmemiş olabilir. Sen Mardinlisin sende gidersen kim kalır burada’ dedim
‘Sen şu anda kaç para alıyoruz biliyor musun? Peki Kuzey Irak’ta kaç lira veriyorlar ya da Kuveyt’te, yada diğer körfez ülkelerinde? Buranın en az 3 katı. Neden burada kalayım’ dedi
‘Sende haklısın’ dedim
Masada ilçede görev yapan bir doktor arkadaş vardı. Köyleri de dolaştığı için ‘Sağlık personellerinin saldırıya maruz kalıp kalmadıklarını’ sordum.
‘Kesinlikle öyle bir şey yok. Bu bölgenin insanı kesinlikle doktora, öğretmene saldırmaz, vurmaz. Ancak burası çok karışık bir bölge PKK, HİZBULLAH, İŞİD ve çeşitli örgüt ajanlarının cirit attığı bir yer. Bazen birilerini öldürüp suçu diğerinin üstüne atma çalışmaları yapıyorlar’
‘Nasıl yani?’
‘Yani mesela ben kürdüm ve doktorum. Beni bir hastaya çağırıyorlar. Giderken de tuzak kurup vuruyorlar. Sonra da suçu başka birine atıyorlar. Örneğin Hizbullah vurup suçu PKK ya, PKK vurup suçu devlete atıyorlar. Kim vurduya gidiyorsun yani’
‘Kimin doktor vurmaktan çıkarı olsun ki?’ dedim
‘Kim buraya doktor, öğretmen gelmesin, gelişmesin, geri kalsın’ diyen varsa onlar dedi.
Kafam iyice karıştı.
http://www.medihaber.net/2015/09/29/doguda-doktor-olmak/