İrem Derici zayıflama hastalığına mı yakalandı son durumu ne? Dün yoğun bakıma kaldırılan İrem Derici’nin hastalığıyla ilgili doktor Reha Baran açıklama yaptı. İrem Derici hastalığıyla ilgili tüm bilgiler. Zayıflama haberleriyle gündeme gelen ve instagram fotoğraflarına sık sık artık zayıflama yorumları yapılan İrem Derici dün yoğun bakıma kaldırıldı. Herkes İrem Derici’ye ne olduğunu merak ederken doktoru bugün açıklama yaptı. İrem Derici anoreksiya mı sorusuna doktor Baran, “Hayır, hiç alakası yok. Bizim gözlemlediğimiz tıbbi gerekçeler var. Anoreksiya solunum yetmezliği yapmıyor. Bizim hastamızda solunum sıkıntısı var Önümüzdeki günlerde diyeti nasıl gidecek, daha sonra görüş bildirebiliriz. Şu durum geçsin, hastamızla bunu konuşabiliriz. Bizim derdimiz şu anda bu değil zaten” diye yanıt verdi.
Dün yoğun bakıma kaldırıldıktan sonra bir anda magazin gündemine düşen İrem Derici ile ilgili doktoru Reha Baran açıklama yaptı. Baran yaptığı açıklamada, İrem Derici’nin hastalığını söyledi. Peki İrem Derici’nin hastalığı ne son durum tüm detaylar haberimizde. Doktoru şöyle açıklama yaptı. Kendisi bir hafta önce bağırsak enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu şüphesiyle tedavi altına alındı. Sıvı kaybı olmuş hastamızda, sıvılar verilmiş. Normalde vücut, sıvı dengesizliğini yerine koyması gerekirken hastamızda dengesiz gitmiş. Ve bundan dolayı solunum sıkıntısı olmuş. Vücuda yeterinde oksijen gitmediği için, yoğun bakıma aldı. İrem Derici’nin 10 -15 gün içinde sahnelere geri dönmesi bekleniyor
Reha Baran, “Kendisi bir hafta önce bağırsak enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu şüphesiyle tedavi altına alındı. Sıvı kaybı olmuş hastamızda, sıvılar verilmiş. Normalde vücut, sıvı dengesizliğini yerine koyması gerekirken hastamızda dengesiz gitmiş. Ve bundan dolayı solunum sıkıntısı olmuş. Vücuda yeterinde oksijen gitmediği için, yoğun bakıma aldı” ifadelerini kullandı.
İREM DERİCİ ANOREKSİYA MI?
İrem Derici anoreksiya mı sorusuna doktor Baran, “Hayır, hiç alakası yok. Bizim gözlemlediğimiz tıbbi gerekçeler var. Anoreksiya solunum yetmezliği yapmıyor. Bizim hastamızda solunum sıkıntısı var Önümüzdeki günlerde diyeti nasıl gidecek, daha sonra görüş bildirebiliriz. Şu durum geçsin, hastamızla bunu konuşabiliriz. Bizim derdimiz şu anda bu değil zaten” diye yanıt verdi.
10 – 15 GÜN İÇİNDE GERİ DÖNECEK
Kendisi bir hafta önce bağırsak enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu şüphesiyle tedavi altına alındı. Sıvı kaybı olmuş hastamızda, sıvılar verilmiş. Normalde vücut, sıvı dengesizliğini yerine koyması gerekirken hastamızda dengesiz gitmiş. Ve bundan dolayı solunum sıkıntısı olmuş. Vücuda yeterinde oksijen gitmediği için, yoğun bakıma aldı. İrem Derici’nin 10 -15 gün içinde sahnelere geri dönmesi bekleniyor
MERVE ÖZBEY HASTANEYE GİTTİ
İrem Derici’nin sağlık durumuyla ilgili doktorlar tarafından en son dün açıklama yapılmıştı. Yoğun bakımda olduğu için sadece yakınlarının girdiği hastanede İrem Derici’yi meslektaşı Merve Özbey ziyaret etti. Özbey ziyaret sonrası yaptığı açıklamada,
Yoğun bakımda olduğu için sadece aile girebiliyor. Biz de göremedik henüz. Herkes içeride zaten. Dışarıda işlerimiz var onları halledip tekrar geleceğiz. Umudumuz iyi olması herkesin duasını bekliyoruz. Bir önceki hastaneye göre şu an daha iyi tabiİ. Tam açıklama yapacak bir şeyim yok benim de bildiğim sizin bildiğinizle aynı.
Daha iyiye gittiğini duyduk. Hepimiz birazcık daha ümitlendik. Kritik bir durumu var mı bilmiyorum ama geldiğinde sağlıktan dolayı biraz şikayetleri vardı. Şimdi daha iyi biz de akşam doktorunun açıklamasını bekliyoruz. Konuşabiliyor. Her şey yolunda. İnşallah her şey yoluna girecek İrem güçlü kızdır toparlar†dedi.
INSTAGRAM’DAN KONSERLERİ İPTAL ETTİĞİNİ DUYURMUŞTU
İrem Derici, instagram hesabından yaptığı açıklamada sağlık sorunları nedeniyle konserlerini iptal ettiğini duyurmuştu. Bir hafta önce besin zehirlenmesine yakalanan İrem Derici, üzülerek konserini iptal ettiğini duyurmuştu.
Anoreksiya nedir?Â
Toplumda ortaya çıkma sıklığı bilinmemekle birlikte eskiden sanıldığı gibi çok ender rastlanan bir rahatsızlık değildir. Anoreksia Nervozalı bireylerin yaklaşık %95’i kadındır. Ve bir kişinin kız kardeşinde bu tür bir bozukluk varsa o kişide aynı hastalık riski belirgin oranda artmaktadır. Bozukluk daha üst sosyoekonomik sınıflarda daha sıktır.
En temel belirti aşırı kilo alma korkusudur. Bu durum kişinin yiyecek konusunda neredeyse fobik olacak noktaya dek varmasına neden olabilir. Şişmanlama korkusunun yanı sıra beden imgesinde de bozulma vardır. Buna bağlı olarak bu kişiler çok zayıf ve ince olsalar bile kendilerini şişman bulabilirler. Vücut ağırlığını kontrol altında tutabilmek için iki yolu kullanırlar: Kişilerin bir bölümü yiyecek alımını ileri derecede kısıtlarlar. Zaten aldıkları çok az yiyeceğin de çok az kalorili yiyecekler olmasına dikkat ederler. Bu kişiler buna rağmen ağır egzersizler de yaparlar.
Diğer gruptaki kişilerde yiyecek alımının ileri derecede azaldığı açlık dönemleri ile aşırı yeme dönemlerinin birbirini izlediği gözlenir. Bu gruptaki kişiler, aşırı yemeden sonra şişmanlayacakları korkusuyla boğazlarına parmaklarını bastırarak kusarlar. Sık sık bunu yapan kişilerin el sırtında deri sertleşmesi olabilir. Sık kusan kişilerde mide asidinin etkisiyle dişlerde bozukluklar, çürümeler olur.
Bu kişilerin yeme davranışlarında ve yiyeceklerle olan ilişkilerinde gariplikler gözlenebilir. Yiyecekleri saklayabilir, yemek yapmak için mutfakta saatlerce uğraşabilirler.
Anoreksia Nervoza’ nın nedenleri günümüzde kesin olarak bilinmemektedir. Hastalığın oluşumu psikolojik, sosyolojik ve biyolojik olmak üzere üç boyutta ele alınabilir. Hastalığın ergenlikte ortaya çıktığı; bu dönemin cinsel ve sosyal çatışmalarla yüklü oluşu dikkate alınacak olursa; cinsel ve sosyal çatışmalarla başa çıkma konusundaki yetersizliklerin yiyeceklerden fobik kaçınma şeklinde ortaya çıkması öne sürülebilir.
Aşağıdakilerin varlığı halinde bu rahatsızlıktan bahsedilmektedir:
1-Bulunduğu yas grubu ve boy uzunluğu acısından normal kabul edilen en az kilo ya da bu ağırlığın üzerindeki bir kiloyu kendisi için uygun bulmayıp,kabul etmeme.
2-Yas ve boy göz önüne alındığında beklenenden daha düşük bir kilosu olmasına rağmen kilo almak veya şişmanlamaktan aşırı derecede korkma.
3-Kişinin kilosu ya da vücut şeklini algılayışında bozukluk vardır. Kişinin kendini değerlendirişinde kilo ya da vücut seklinin ,olağandan çok daha fazla ve anlamsız ölçüde bir yer kaplaması veya o anki kilosunun düşük olmasının öneminin farkına varmama.
4-Bayanlarda birbirini izlemesi gereken en az 3 adet döneminin olmaması
Bu rahatsızlığın kısıtlı ( bu durum yaşanırken kişide bir anda “patlayıncaya dek†yeme ya da kendini kusmaya ya da lavman- idrar söktürücüler ile yediklerini çıkarma davranışının olmadığı) tip ya da bu sayılan davranışların olduğu tiksinircesine yeme/ çıkartma tipi olarak 2 şekli vardır.
Hastaların çoğunun düşünce içeriği yemek ile ilişkilidir. Kimileri kalan, artan, yiyemedikleri yiyecekleri bırakamayıp, biriktirir, bazıları da hiç yapamayacağı yemek tariflerini edinmeye çalışabilir. Topluluk içinde yemek yeme konusunda isteksiz davranabilirler. Başlangıç ta çevrelerinden ilgi ve beğeni görmek için , kendileri üzerinde kontrol sağladıklarını görmek amacıyla alınan besinleri kısıtlamaya başlarlar. Eski kilolarına ya da çevrelerinde görünüm olarak beğeni kazanan kişilerin kilosuna inmek için hedef belirler. Kendileri gün içinde farklı zamanlarda tekrar tekrar tartar
Tıkınırcasına yeme-çıkartma tipine ait grubun Alkol-madde kötüye kullanımı, daha çok duygusal durumda dalgalanmalar ve cinsel aktivitelere sahip olup, dürtülerini kontrollerinin daha zor olduğu gözlenmiştir.
Kişiler kilo kayıplarını arttırmak için fiziksel egzersizler yapar ya da yorucu fiziksel uğraşılar içine girerler. Öyle ki kişi daha çok enerji harcayıp, kilo verebilmek için oturmayıp, ayakta durmayı yeğleyebilir ya da durduğu yerde el ve ayaklarını hareket ettirebilir. Kişinin toplumsal ilişkileri azalabilir.
Sadece is, fiziksel egzersiz ve kilo düşünceleri ile ilgilidir. Bir deri bir kemik kalsa bile kilolu olduğu düşüncesindedir. Kişiler kendilerine listeler hazırlayarak kendilerine yasakladıkları yiyecekleri belirterek, bunları yemeyeceklerine yeminler ederler. Yarim kilo bile almaları onları zayıflıktan şişmanlığa geçtikleri seklinde düşündürür. Uzun sure bir konuya dikkatlerini veremezler . Kendilerine güvensizlik yoğun bir şekilde kendini hissettirmektedir. Gitgide sosyal çevrelerini kısıtlarlar.
Çocuk gelişiminin erken evrelerinde, anne-çocuk iletişiminde çocuğun kendi başına,özgür davranışları üzerine yapılan müdahalelerin önemine dikkat çekilmektedir.
Anoreksia başlangıcı sonrasında genellikle obsesif- kompulsif davranışlar başlayabilir. Özellikle temizlik saplantıları ( ev temizliğine yönelik aşırı aktiviteler gibi) ve ders çalışma ile ilgili saplantılara rastlanabilir. Cinsel gelişimlerinde sorun olduğu gibi , cinsel isteksizlik ve diğer cinsel sorunlar da beraberindedir.
Bu kişilerde hastalığın yol açtığı vücutsal değişimler:
Hastalarda kansızlık, vücut su- tuz dengesinin bozulması, kanda kolesterol ve üre düzeylerinin artışı, karaciğer enzimlerinin yükselmesi, tiroid bezi hormonlarının düşmesi, kadınlarda ostrojen dediğimiz kadınlık hormonu ,erkeklerde testesteron denen erkeklik hormonu düzeylerinde düşme sonucu cinsel işlevlerde azalma, kalp atımında azalma ve düzensizlikler, beyin boşluklarının beyin dokusuna oranla kapladığı hacmin artışı oluşabilmektedir.
Kimlerde görülmektedir:
Bu rahatsızlık düzenli ve bol çeşitli yemek yeme olanaklarının olup, göze hoş görünmenin zayıf bir vücut yapısı ile paralel düşünüldüğü bati toplumlarında, kentsel alanlarda daha çok gözlenmektedir. Hastaların % 90-95 i kadındır. Anoreksia nervosa genç kızlarda % 0,5 oranında saptanmakta, genellikle 12-25 yas arasında rastlanmaktadır.
Son yıllarda yurt dışında yapılan çalışmalara göre hastalığın yüz bin kişide 15-20 arasında görüldüğü saptanmıştır.
Rahatsızlığın oluşumunda etkili risk faktörleri:
– Yaşanılan sosyo-kültürel çevrenin etkisi ile zayıflığın kesin güzellik ölçütü olması durumu yaygınlaştırmaktadır. Bazı mesleki alanlar ( hosteslik, modellik, dans ve müzikle uğraşanlarda) bu yüzden özellikle risk altındadır.
-Bu rahatsızlığı olanların ailelerinde depresyon, alkolizm, şişmanlık ve gene bir yeme bozukluğuna daha çok rastlanmaktadır. Bu kişilerin annelerinin daha çok Diyet yapıp,yeme bozukluğunun olduğu, sürekli diyet yapma düşünceleri ile haşır nesir oldukları, kızlarının da diyetleri konusunda yoğun düşünceler içinde olabildikleri gözlenmiştir.
– Aile yapıları itibariyle, bağımsız hareket serbestisinin verilmediği ve aile işleyişi açısından yeterli keyif alınmayan doyum sağlanamayan ilişkilerin varlığı.
-Öncesinde var olan aşırı şişman beden yapısı
-Çocukluk cağı başlangıçlı diabet ( seker hastalığı) varlığı
– Geçmişte yaşanan cinsel, fiziksel tacizler.
Rahatsızlıktaki kişisel düşünce yapıları:
– Kişisel açıdan kendilerini yardıma muhtaç ama yardim edilemez görürler
– Kendi ve çevreleri üzerindeki denetimi kaybetme korkuları vardır.
– Aşırı bir şekilde başkalarının görüşlerine bağımlı olarak özgüvenlerini koruyabilen, onların yeterli ya da olumlu desteği olmadığında kendilerini bir hiç olarak görürler
– Bir şey ya tam olmalı ya da hiç olmamalı seklinde bir düşünce yapısı olan kişilerdir.
Hastalığın seyri:
Hastaların yarısının ilerleyen donemde iyileştiği, dörtte bir oranında hastanın kısmen iyileştiği, ancak bir miktar yakınmalarının sürdüğü belirlenmiştir. Hastalık sonucu olum oranının % 5 civarında olduğu gözlenmiştir.
Hastalığın gidisine olumsuz etki yapan faktörler:
-Ailede aşırı geçimsizlik, tartışmalı ortam
-bulimianın hastalığa eslik etmesi
-Kusma, dışkılamayı arttırıcı ilaç kullanımları
-Obsesif-kompulsif, histerik, depresif, nörotik davranış yapıları, zeminde bulunan psikiyatrik sorunlar nedeniyle, kişide vücutsal yakınmaların fazlaca gündeme gelmesi (gastrit, kolit vb.)
-Hastalığı inkar eden davranışlar içine girilmesi.
Hastalığın gidisini olumlu etkileyen etmenler arasında ise erken başlangıç yaşı, hastalığı kabul etmek ve kendine güvenen bir kişilik yapısının bulunması sayılmaktadır.
Tedavi:
Anoreksia Nervozalı hastaların tedavisi çoğu kez güçlüklerle doludur. Hastaların çoğunda, hastalık birkaç yıl önce başlamıştır. Tedaviye katılmak ve tedavi planları için isteksizdirler. Bu sebeple genellikle çocuklarının bu durumundan üzüntü ve endişe duyan anne babaları tarafından doktora getirilirler. Tedavide bireysel psikoterapi, grup ve aile terapisi, ilaç tedavisi gibi yöntemler kullanılabilir Psikoterapide hastanın kendi duygularını uygun bir şekilde ifade edebilmesi, yeme davranışı üzerine kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi, vücuduna yönelik olumsuz algılamaların düzeltilmesi, özgüvenin oluşturulması, kişilerarası sorunların belirlenip, çözümüne yönelen bir yaklaşımın oluşturulmasına çalışılır.Tedavide davranışçı terapi, aile terapisi ve grup terapisi kullanılabilir. Eğer yeme bozukluğu hayati tehdir eden kilo kayıplarına neden olmuşsa bu hastalara tüple beslenme desteği (nazogastrik veye PEG ile) hayat kurtarır.
http://www.aksam.com.tr/magazin/irem-derici-hastaligi-ne-anoreksiya-nedir-doktor-son-dakika-saglik-durumu-aciklamasi-yapti/haber-662053