İzmir’de özel bir hastanede safra kesesi ameliyatı olduktan 10 gün sonra kan kusmaya başlayan ve hastane hastane dolaştırıldıktan sonra yatırıldığı bir başka hastanede 10 gün bitkisel hayat kalıp, yaşamını yitiren Esin Başaran’ın (52) ölümünde yakınları ihmal olduğunu ileri sürdü. Başaran’ın bir süre önce boşandığı avukat eşi Talat Özat, iki çocuğuyla birlikte ameliyatı yapan Genel Cerrah U.T. ve ihmalleri olduğunu öne sürdükleri hastaneler hakkında avukatları aracılığıyla Savcılığa suç duyurusunda bulundu. Suçlamaları kabul etmeyen Doktor U.T. ise “Esin Başaran’ın ölümünde kesinlikle ihmal yok. Hasta mide kanaması geçirmiş. Midesinde ülseri vardı büyük ihtimal o kanadı. Yaşananların benim ameliyatımla alakalası yok” dedi.
Manisa’da yaşayan 2 çocuk annesi Esin Başaran, geçen yıl karın ağrısı şikayetiyle Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi’ne başvurdu. Başaran, burada Genel Cerrah UT. Tantoğlu tarafından safra kesesi ameliyatına alındı. Ancak, ameliyat sırasında Başaran’ın organlarının birbirine yapışık olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine ameliyattan riskli olduğu için vazgeçildi. Ancak, 1 yıl sonra ağrılarının daha da artması üzerine Başaran, tekrar doktoru U.T. ile irtibata geçip, ameliyatını yapması istedi. Genel Cerrah U.T., çalıştığı İzmir’deki bir özel hastanede, geçen 25 Haziran’da Başaran’ın safra kesesi ameliyatını gerçekleştirdi.
AMELİYATTAN 10 GÜN SONRA KAN KUSMAYA BAŞLADI
Ameliyatın ardından Başaran, taburcu edildi. Taburcu olduktan sonra İzmir’in Menemen ilçesindeki kızının yanına yerleşen Başaran, ameliyattan 10 gün sonra, kan kusmaya başladı. Sonrasında yaşanan süreci Başaran’ın avukat olan bir süre önce boşandığı eşi Avukat Talat Özat (61), “Safra kesesi gibi basit bir ameliyat bizi bu duruma kadar getirdi. Eski eşimin 1 yıl önce ameliyata alındığında, organları yapışık olduğu ortaya çıkınca ameliyatından vazgeçildi. 1 yıl sonra Esin, ağrıları artınca, ‘Bu doktor iyi bir doktor’ diyerek, doktoru U.T. de ameliyat olmaya karar verdi. Kendisine, kızım vasıtasıyla başka yerde de ameliyat olabileceğini söylememize rağmen bu kararından dönmedi. Doktoru da çalıştığı İzmir’deki özel hastanede her türlü teçhizatın olduğunu belirtip, ‘Gel ameliyatını yapalım’ dedi. Esin, kredi çekip, ameliyatı oldu. Ameliyattan sonra kan kusunca ambulans çağrıldı. Ambulanstan Esin’i ameliyatını olduğu özel hastaneye götürmesi istendi. Ancak, ambulans ekibi, en yakın Devlet Hastanesi’ne götürebileceğini belirtip, Menemen Devlet Hastanesi’ne getiriyor. Durumunun kritik olduğu için buradan da ‘Bakırçay Üniversitesi Çiğli Eğitim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürün’ deniliyor. Ancak ambulansta verilmiyor. Kızım, damadım ve annesinden imza alıyor. Ardından Esin’i otomobille Bakırçay Üniversitesi Çiğli Eğitim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüyorlar. Burada da giriş dahi yapılmadan ‘Ameliyatını yapan doktoruna götürün’ deniliyor. Bunun üzerine Esin, ameliyatını olduğu özel hastaneye götürülüyor. Kendi doktoru, yaptığı tetkikte kan değerinin 8.6’ya düştüğünü görüyor. Yüksek risk olduğunu söyleyip, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilmesini istiyor. Yine ambulans vermiyorlar. Karşıyaka’dan, Yeşilyurt’a otomobille gidiyorlar. Esin, yol boyunca kusuyor. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelindiğinde eşimi sarı alana alıyorlar. Vücutta kan kalmayınca, kalp duruyor. Müdahale ediyorlar ama iş, işten geçiyor. 10 gün bitkisel hayatta kalıyor. Bir sürü ihmal ve yanlışlıklar bir insanın ölümüne sebep oluyor. ‘Hissi davranırım’ diyerek, ben vekaletini almadım. Hukuksal yönden haklarımızı aramak için Manisalı Avukat Cem Şimşek’e vekalet verdik. Ameliyatı yapan Genel Cerrah U.T. ve çalıştığı özel hastane, Menemen Devlet Hastanesi ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki yetkili ve sorumlu kişiler hakkında Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk” diye konuştu.
‘BİR DOKTORUN BİRİNCİ VAZİFESİ HASTASINI SAHİPLENMEKTİR’
Amaçlarının herhangi bir tazminat almak ya da herhangi bir zenginleşme sağlamak olmadığını belirten Özat, “Sadece insan sağlığına verilen değerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Bir doktorun birinci vazifesi hastasını sahiplenmektir. ‘Bir hata yaptıysan’ bunu düzeltmek senin görevindir. Hata yapmadıysan, bir suçun yok ise neden hastanede sahip çıkmadın. Neden kadının kan değerlerini yükseltmek için bir şey yapmadınız. Elinden imza alarak sorumluluktan kaçamazsınız. Kan değeri 8.6’ya düşmüş. Bu artık ölümcül hale gelmiş durum. Ameliyatı yapan doktor U.T.’yi kızım ve oğlum Instagram’dan takip ediyor. Kendisi hiçbir şey olmamış gibi yaşıyor. Bu durum bizim zorumuza gidiyor” dedi.
‘DOKTORUN TUTUKLANMASI İÇİN DİLEKÇE VERDİK’
Suç duyurusuyla birlikte doktorun tutuklanması için de dilekçe verdiklerini kaydeden Özat, şöyle devam etti:
“Doktorun tutuklanması için avukatımız Cem Şimşek tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verildi. Arkasından maddi ve manevi tazminat davası açacağız. Doktor U.T. ve görev yaptığı hastane bu hatanın bedelini hukuk içerisinde ödemek zorunda. Bugün Esin Başaran, yarın başka bir isim, başka bir kadın, başka bir erkek, başka bir çocuk. Yani bunların düzelmesi gerek. Bunu kabul edemiyoruz.”
‘MİDESİNDE ÜLSER VARDI MUHTEMELEN O KANADI’
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Genel Cerrah U.T. ise “Esin Başaran’ın ölümünde kesinlikle ihmal yok. Ailesinin ihmal olduğu yönünde böyle bir görüşü var. Ailede haklı olarak üzülüyor. Safra kesesi ameliyatı ve komplikasyonlarıyla ilgili bir durum değil. Hasta mide kanaması geçirmiş. Midesinde ülseri vardı büyük ihtimal o kanadı. Yaşananların benim ameliyatımla alakalası yok. Hastaneden götürülmesini de kendileri istedi, imzaları var. Belgeleri mevcut, yasal süreçte de ortaya çıkacaktır” dedi.
DHA