Pazar , 24 Kasım 2024

Sağlık sistemi kökten değişiyor!

 2012’de yapılacak olan Temel Sağlık Kanunu’nu anlatan Bakan Akdağ, yabancı hekimlerin Türkiye’de çalışmasıyla ilgili ikincil düzenlemelerin de bu ay içinde yayımlanmasının planladığını açıkladı

 Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın geniş kapsamlı olduğunu ve hızla yürüdüğünü ifade eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ”Biz öncelikle vatandaşa temas eden kısımlarda hızlı değişiklikler gerçekleştirdik. Yapısal bir değişiklik düşünüldüğünde normalde önce Bakanlık merkezinde yapısal değişiklikler yapılır. Biz, bunu yapmadık. Önce vatandaşın ihtiyacını gözettik. Şimdi yeni teşkilat yapımızı geliştireceğiz. Kanunu yaptık, ama uygulamayla ilgili birçok işimiz var.”

Akdağ, 2012 yılı için önemli bir kanun hazırlığı daha bulunduğunu dile getirerek, ”1920-1928’li yıllardan itibaren yapılmış 20’ye yakın kanunu toparlayarak bir Temel Sağlık Kanunu yapacağız. Bunun için birkaç senedir ciddi bir hazırlık içerisindeyiz. Bu da çok köklü bir değişiklik olacak. Yine işlerimizi, sağlık hizmetlerinin verilmesini kolaylaştıracak” diye konuştu.

Sağlık çalışanlarına da teşekkür eden Akdağ, dönüşüm programının başarısının sağlık çalışanlarından kaynaklandığını vurguladı. Akdağ, ”Elbette Hükümet, AK Parti ve Bakanlık olarak kararlı davrandık, ama sağlık çalışanları bunu içselleştirmiş olmasalardı biz bunu gerçekleştiremezdik” dedi.

Van depreminde sağlık çalışanlarının özverisinin tüm dünyaya örnek olduğunu dile getiren Akdağ, tüm çalışanlara teşekkür etti. Akdağ, bölgede hiç salgın yaşanmadığına dikkati çekerek, vatandaşların sağlık açısından hiçbir şekilde ‘çaresiz bırakılmadığını’ kaydetti.

YABANCI HEKİME İKİNCİ MEVZUAT
Akdağ, çalışma izniyle ilgili mevzuat konusunda da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile çalışma yürüttüklerini söyledi.

Yabancı hekimlerin Türkiye’de çalışmasıyla ilgili daha önce yasal düzenlemenin yapıldığını hatırlatan Akdağ, ikincil mevzuat hakkında da çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

Akdağ, Türk Tabipleri Birliğinin (TTB), mevzuat henüz yayımlanmadığından, yabancı bir hekimin yaptığı çalışma başvurusunu reddetmesinin yerinde olduğunu söyledi.

Yabancı hekimlerin Türkiye’de çalışması için denklik ve Türkçe bilme şartının gerekli olduğunu bir kez daha vurgulayan Akdağ, ”Çalışma izniyle ilgili kısımlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilgili hususlar, yönetmeliği onlarla birlikte hazırlıyoruz. Detayları bu ayın içerisinde kamuoyuna da sizlere de bildirmiş olacağız” dedi.

‘TAM GÜN’DE ESNEME YOK
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tam Gün uygulamalarının Türkiye’de yerleştiğini belirterek, muayenehanesi ya da özelle ilişkisi olan öğretim üyelerinin acil durumlarda ya da konsültasyon ihtiyacında hastalara müdahale edebileceğini bildirdi. Akdağ, ancak bu hizmetin çok geniş bir uygulama olarak düşünülmemesi gerektiğini vurguladı.

Sağlık Bakanı Akdağ, kahvaltıda bir araya geldiği gazetecilere Tam Gün Yasasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Geçen yıl tam gün ile ilgili tartışmaların devam ettiğini, ama bu konuda ciddi bir paradigma değişikliği yaşandığını ifade eden Akdağ, bu uygulamanın fiilen hayatta olduğuna dikkati çekti.

Ülkedeki 120 bine dolayındaki doktorun 90 bine yakınının kamuda görev yaptığını, bunlardan da bin kadarının tam gün çalışmadığını anlatan Akdağ, ”Bunların hepsi üniversitede. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde tam gün uygulaması artık tamamen yürürlüğe girmiş durumda. 32 binin üzerindeki uzman arkadaşımızın hiçbirinin dışarıda bir özel hastaneyle ya da muayenehaneyle ilişkisi yok” diye konuştu.

Vatandaşların bu uygulamanın yanında olduğunu vurgulayan Akdağ, tartışmanın üniversite tarafında devam eden küçük bir ayağı olduğunu, ancak bunun da 2012’de çözüleceğini bildirdi.

Akdağ, ”Bir sosyal devlette vatandaşın desteğini alan bir uygulamaya kim karşı çıkarsa çıksın bu karşı çıkanların benim demokrasi anlayışıma göre, güçleri, vatandaşın lehine olan uygulamaları değiştirmeye ya da baltalamaya yetmez” diye konuştu.

Vatandaşın sağlığını ticari meta, ticaret unsuru olarak değerlendirilebilecek uygulamalara izin vermelerinin beklenmemesi gerektiğini belirten Akdağ, hükümetin bu konudaki kararlılığını dile getirdi.

KONSÜLTANLIK SİSTEMİ
”Üniversite hastanelerindeki konsültanlığın şartları” ile ilgili bir soru üzerine ise Akdağ, ”Üniversite hastanelerinde yapılan yüzlerce, binlerce, milyonlarca işlem hiç bu ihtiyaç olmadan zaten gerçekleştiriliyor. Konuştuğumuz çok şey, çok nadir durumlar için gereken bir husustur. Bunun da şu anda hukuken zaten imkanı var” dedi.

Acil bir durumda, hasta başka bir hastaneye götürülemediğinde ya da hizmetin bütünlüğü açısından tam gün çalışmayan bir hocanın desteğine ihtiyaç duyulduğunda buna kanunların izin verdiğini anlatan Akdağ, ancak bunun belgelendirilmesi, tutanak altına alınması gerektiğini vurguladı.

Akdağ, ”Amacımız ne? Dışarıda muayenehanesi olan ya da bir özel hastaneyle ilişkisi olan bir değerli öğretim üyemizin oradaki ilişkiyi üniversite hastanesinin içine taşımasına engel olmaya çalışıyoruz. Çünkü o ilişkinin üniversite hastanesinin içine taşınması çok pahalıya mal oluyor” diye konuştu.

”Muayenehanesi ya da özel hastaneyle ilişkisi olan öğretim üyelerinin konsültanlık hizmetinden nasıl yararlanılacağı?” sorusunu da yanıtlayan Akdağ, acil ve çok özel durumlara has konsültanlık hizmetinin geniş bir uygulama olarak düşünülmemesi gerektiğini vurguladı.

Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Tam gün çalışmayı ortadan kaldıracak, istismarlara yol açacak bir uygulamaya müsaade etmeyiz. Ancak YÖK ile de konuştuğumuz biçimde, üniversite ile kadro ilişkisini kesmiş öğretim üyeleri, profesör ve doçentler açısından bir sözleşmeli model üzerinde çalışıyoruz. Yalnız bu sözleşmelilik modelleri de yarın yasalaşırsa hiçbir zaman tam günün ruhunu bozacak şekilde yaygın uygulamalar haline getirilmeyecektir. Çok özel durumlarda, çok özel ihtiyaçlar için uygulanabilecek modellerdir.”

Bu konuda bir hususun daha altını çizmek istediğini dile getiren Akdağ, konuşmasında şunları vurguladı:

”Türkiye’nin anlı şanlı, yarım asırlık, bir asırlık tarihi olan üniversitelerin, tıp fakültelerinin bir takım özellikli işleri sadece piyasayla ilişkisi olan öğretim üyelerine ait kalacak şekilde geliştirememiş olması da dikkate değerdir. Şöyle düşünün, Ankara’da büyük bir üniversite bir hususta şikayetleniyor, diyor ki, ‘biz karaciğer nakli yapamıyoruz, karaciğer nakli yapan hocamızın piyasayla ilişkisi var, onun için artık karaciğer nakli yapamıyor.’ Piyasayla ilişkisi var ne demek? Karaciğer nakli yapmak için vatandaşla dışarıda pazarlık yapmaktadır. Bunları açık açık konuşalım. Böyle bir şikayet ortaya konurken o üniversitenin ön ayak olduğu, gelişmesini sağladığı Anadolu’daki üniversitelerden biri de dünyanın karaciğer nakli yapan tıp fakültelerinin arasına giriyor. Böyle bir gerçekliği görünce biraz oturup düşünmek lazım. Bir köklü tıp fakültesinde özellikli işlemi yapan hocalar grubu, bunların hepsinin dışarıyla ilişkisi varsa, demek ki geçmişte çok kötü bir sistem varmış. O alana ihtiyacı olan her vatandaş ya muayenehaneye ya da özel hastaneye taşınmak zorunda kalıyordu.”

Akdağ, tam gün uygulamalarını bozacak, geniş anlamda dışarıda çalışanların üniversitelerin içine nüfuz ederek bu kurumları ticarileştireceği bir ortama girmeyeceklerini bildirdi.

AA

Bir yanıt yazın