Cuma , 22 Kasım 2024

Meclis Raporu Dr. Ersin Arslan’ın Ölüm Yıldönümüne Yetişti!

ersinarslan

Esin Işık – Sağlık Çalışanlarına Yönelik Artan Şiddet Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, raporunu tamamladı.

 

Esin Işık – Sağlık Çalışanlarına Yönelik Artan Şiddet Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, raporunu tamamladı.

Meclis Başkanlığı’na, yarın, Gaziantep’te bir hasta yakını tarafından öldürülen doktor Ersin Arslan’ın ölüm yıl dönümünde sunulması planlanan rapor, 288 sayfadan oluşuyor.

Raporun 66 maddeden oluşan öneriler, “Örgütsel-Kurumsal Faktörlere ve Cezalara Yönelik”, “Toplumsal ve Çevresel Faktörlere Yönelik” ve “Tarafların Özellikleri, Etkileşimleri ve İletişimlerine Yönelik” olmak üzere 3 ana başlık altında toplandı.

“Örgütsel-Kurumsal Faktörlere ve Cezalara Yönelik Öneriler”den bazıları şöyle:

-Sağlık çalışanına psikolojik veya fiziksel şiddet uygulanmasının önlenmesi için gereken her türlü hukuki ve idari tedbir eksiksiz olarak alınmalı, tüm toplumun ve sağlık sektörünü oluşturan tüm paydaşlar, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet karşısında, söz ve eylem birliği içinde olmalı.

-Kamu-özel sektör ayrımı yapılmaksızın tüm sağlık kurumlarında standart bir şiddet yönetimi politikası oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.

-Şiddet ile karşılaşan sağlık çalışanına hukuki, tıbbi ve sosyal destek sağlanmalı,

-Kurumlarca adli süreçlerinin başlatılması ve sürdürülmesinde aktif tutum izlenmeli.

-Sağlık kurumlarında risk değerlendirmesi yapılarak, şiddet riskinin fazla olduğu alanlarda güvenlik önlemleri artırılmalı.

-Sağlık kurumlarının iç ve dış mekanlarında yeterli aydınlatma yapılmalı, farklı giriş kapılarına yönelik farklı önlemler alınmalı.

-112 çalışanları için komuta kontrol merkezleri ve istasyonlarda acil çıkış kapıları, şifreli giriş kapıları oluşturulmalı, ambulans içi ve dışında hasta mahremiyetini ihlal etmeyecek izlem sistemleri kurulmalıdır.

-Mesai ve nöbet uyarısı-

-Kişisel koruyucu ekipman listesine, çalışanlar için panik durum ekipmanları eklenmelidir. Güvenlik güçlerinin eş zamanlı olarak olay mahalline intikalini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

-Sağlık personelinin dengesiz dağılımı ve sayısal yetersizliği giderilmeli, hastalara ayrılan süre artırılmalıdır.

-Sağlık çalışanlarının mesai ve nöbet saatleri yeniden düzenlenmeli, uzun çalışma sürelerinden vazgeçilmelidir.

-Hasta yakınları mümkün olduğunca tıbbi müdahale alanı dışında tutulmalı ancak bu esnada hasta yakınlarına yeterli ve etkili bilgilendirme yapılmasına imkan verecek düzenlemeler yapılmalıdır.

-Hasta ve hasta yakınlarının bilgilendirilmesine özel önem verilmelidir. Bilgilendirme hastanın bakım ve tedavisinden sorumlu sağlık personeli tarafından yapılmalıdır.

-Performans uygulamasının çalışma barışını ve ekip anlayışını bozduğu yönündeki eleştiriler dikkate alınmalı ve performans sistemi bu yönüyle yeniden gözden geçirilmelidir.

-Sağlık yöneticileri ve özellikle sağlık politikalarını belirleyen siyasetçiler, şiddeti kınayan ve sağlık çalışanlarının verdiği hizmetin önemini ve vazgeçilmezliğini vurgulayan söylemler geliştirmeli.

-Tüm sağlık birimlerinde şiddet konusunda uyarıcı bilgiler içeren panolar bulundurulmalı.

-Sağlık çalışanına panik butonu-

Raporda sağlık kurum ve kuruluşlarında “Hasta Hakları Birimleri” ve

“Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Kurulları”nın birlikte yer alacağı Sağlık İletişim Merkezleri (SİM) kurulması önerisinde de bulunuldu.

SİM’ler hem hasta ve yakınlarına hem de sağlık çalışanlarına ortaklaşa hizmet vermesi önerildi. Sağlık çalışanının tehdit altında olduğu durumlarda, sağlık çalışanı ve ailesinin korunmasına yönelik düzenlemeler getirilmesi istendi.

Raporda, Sağlık Bakanlığı’nın “Beyaz Kod” uygulama birimleri aktif ve yaygın olarak görevlerini yerine getirmesi, sağlık yöneticileri konunun üzerine ciddiyetle gitmesi ve Beyaz Kod uygulamasında sabit telefon kullanımı yerine,

“mobil telefon” veya “panik butonları” kullanımına geçilmesi önerisinde bulunuldu.

Hastane polislerinin etkili, bilgili ve bu konuda eğitim almış kişilerden seçilmesi ve her türlü şiddet olayına müdahale etmelerinin sağlanması talep edildi.

Şiddet olaylarının fazla olduğu birimlerde kriz iletişimi sürecinin bir parçası olarak sosyal hizmet uzmanları, psikolog ve sosyolog gibi personelin görev yapması önerildi.

Raporda, şiddet olaylarında şikayet söz konusu olmadan savcılığın kamu davası açması ve sağlık çalışanı devreden çıkarması önerildi.

-Sağlık hizmeti korkmadan verilmeli-

Örgütsel-kurumsal faktörlere ve cezalara yönelik diğer öneriler şöyle:

-Şiddete maruz kalan sağlık personelinin hizmetten çekilme hakkının olduğu konusunda halkın bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Hizmetten çekilme hakkının sadece hekimleri değil, diğer sağlık çalışanlarını da kapsadığı vurgulanmalıdır.

-Türk Ceza Kanunu’nda sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti caydırıcı nitelikte yeni düzenlemeler yapılarak; bu eylemlerin, kamu hizmetini engelleme, vatandaşın sağlık hakkını kullanmayı engelleme ve bunun sonucunda insan hayatının riske atılması gibi suç tipleri başlıkları altında değerlendirileceği yasal düzenlemeler yapılmalı, cezalar artırılmalı ve verilen cezaların ertelenmemesi sağlanmalıdır.

-Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen personele karşı, verilen sağlık hizmeti dolayısıyla işlenen suçların da kamu görevlilerine karşı işlenen suçlar gibi cezalandırılabilmesi amacıyla, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan kamu görevlisi tanımı genişletilmelidir.

-Şiddete karşı kamuoyu bilinci oluşturması ve caydırıcılık sağlaması amacıyla sağlık çalışanlarına yönelik olarak işlenen suçların yargılaması sonucunda verilen mahkumiyet kararları medya yoluyla kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

-Sağlık çalışanlarının huzur içinde çalışması ve en iyi sağlık hizmetini sunabilmesi için gerekli bütün imkanların kendilerine verilmesi sağlık çalışanlarının ve onlardan hizmet alan vatandaşların vazgeçilmez haklarıdır. Sağlık çalışanları kendilerini güvende hissetmeli, sağlık hizmetini korkmadan verebilmelidir.

-“Medya ve Sağlık Etik Kurulu” kurulmalı-

Toplumsal ve çevresel faktörlere yönelik öneriler bölümünde de, sorunun sadece güvenlik tedbirlerinin artırılmasıyla çözülemeyeceği kabul edilerek, silahsızlanma politikalarının desteklenmesi ve silaha erişimin zorlaştırılması gerektiğine de değinilen raporda, şiddeti engellemeye yönelik etkin kamu spotları hazırlanması ve toplumun her kesimine ulaşacak biçimde sunulmasının önemli olduğu kaydedildi.

Haberlerin yanında, televizyon dizilerinde de sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti teşvik edici, şiddeti bir sorun çözme yolu olarak gören yayınlardan kesinlikle kaçınılmasına vurgu yapılan raporda, şunlar kaydedildi:

“Programlarda, dizi film, reklam ve film senaryolarında sağlık kurumları, sağlık, hastalık ve sağlık çalışanları konusunda doğru mesajlar verilmeli, medyanın kitle eğitimindeki rolü nedeniyle, şiddeti önlemeye yönelik eğitici yayınlar yapılmalı, hekimliğin ve diğer sağlık mesleklerinin insanın sağlıklı yaşama hakkına hizmet eden kutsal meslekler olduğu anlatılmalıdır. Sağlık Bakanlığı ve sağlık iletişiminin ilgili taraflarının (medya kuruluşları ve yayın organları, meslek örgütleri, RTÜK gibi düzenleyici kuruluşlar ve akademik çevreler) birlikte çalışacağı, ‘Medya ve Sağlık Etik Kurulu’ kurularak, öncelikle medyada çıkan sağlık haberleri ve programlarla ile ilgili izleme yapılmalı, etik ilkeler hatırlatılmalı, alana dair düzenlemeler geliştirilmelidir. Medyada sağlık çalışanlarının görevlerini hangi zor koşullarda yaptıkları, yedi gün yirmi dört saat toplum için kesintisiz hizmet sunduklarının anlatıldığı, toplumsal farkındalık ve bilinç oluşturacak yayınlara yer verilmelidir. Şiddet uygulayanların yalnızca kendilerine verilen hizmeti değil tüm topluma verilen hizmeti aksattıkları vurgulanmalıdır.”

Raporda, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusuna hutbe ve vaazlarda da yer verilerek, sağlık çalışanlarının fedakarca çalışmalarının vurgulanması, suç oranı ve madde kullanım oranı yüksek olan bölgelerin belirlenerek, bu bölgelerdeki sağlık kurumlarında ve bölgeye sunulan gezici sağlık hizmetlerinde daha etkili güvenlik önlemlerinin alınmasının önemine dikkat çekildi.

-“Sağlık iletişimi dersleri verilmeli”-

Sağlıkla ilgili eğitim veren liseler, yüksekokullar ve fakültelerde “Sağlık İletişimi” dersleri eğitim programına dahil edilmesi, sağlık çalışanlarının yanında hastane güvenlik personelinde de göreve başlamadan sağlık iletişim eğitimi almış olma şartı aranması ve göreve devam ederken bunun hizmet içi eğitimlerle desteklenmesi gerektiği belirtildi.

Rapora göre diğer öneriler ise şunlar:

-Mobbingin yaygın bir şiddet türü olduğu tüm yönetici ve çalışanlara anlatılmalı, konuyla ilgili mevzuat ve bilgilendirme çalışmaları yapılmalı,

-Hasta ve hasta yakınları her zaman en öncelikli hastanın kendisi veya hastası olamayacağını bilmeli ve sağlık hizmetini bu bilinçle talep etmeli

-Bekleme sürelerinin (ambulans, kan alma, tetkik sonucu alma gibi) hasta ve hasta yakınları tarafından normalden daha uzun algılandığı, bu sürenin bekleyen için zor geçtiğinin vurgulanacağı çeşitli materyaller hazırlanmalı ve paylaşılmalı.

Ersin Arslan, Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’nde 17 yaşındaki bir çocuk tarafından bıçakla ağır yaralanmış, 18 Nisan 2012 tarihinde de hayatını kaybetmişti. Bu olay üzerine Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin, TBMMAraştırma Komisyonu kurulması yönündeki önerileri Genel Kurul’da kabul edilmişti.

Meclis Araştırma Komisyonu 25 Nisan 2012’de kurulmuş, 19 Haziran 2012’de çalışmalarına başlamıştı.

Yayıncı: Kudret Topçu - TBMM

Haberler.com

Bir yanıt yazın