Kadir İnanır, Türk Sineması’nın en önemli Kadir İnanır, Türk Sineması’nın en önemli aktörlerinden. 44 yılda 200 filmde oynadı, 12 dizide rol aldı. Fiziği, oyunculuk gücü, farklı duruşu ve tavrı ile sinemanın efsane isimlerinden oldu.
HAZIRLAYAN: Seral Cumalı
Kadir İnanır, kendi deyimiyle ‘1949 yılının Ağustos sonu ve Eylül ayının ortalarında bir günde’ (Nüfus kağıdındaki doğum tarihi 15 Nisan 1949), çok kalabalık bir ailenin 14’üncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Mehmet Bey’in bir şekerci dükkanı vardı. Ne tesadüf ki; Kadir İnanır’ın babasının şekerci dükkanının yanındaki eczane de Ali Poyrazoğlu’nun babasına aitti. İki oyuncu çocukluk arkadaşıydı. Kadir İnanır bir röportajında; çocukluğunu şöyle anlatır: “Kalabalık bir ailenin son çocuğu olarak büyüdüm. Hep onların elinde, onların korumasındaydım. Ne zengin ne fakir bir aileydik… Bir başkaydı 50’li yılların Fatsa’sı. Yürekli insanların yaşadığı, pırıl pırıl bir sahil kasabası işte. Deniz bozulmamış, hamsi bozulmamış, insan ilişkileri bozulmamış bir dönem. O zamanın ağbileri de ağbiydi. Saygı ve sevgi boldu, örnek alınacak çok şey vardı çocuk olarak. Böyle bir ortamda, pırıl pırıl bir kasabada doğup büyümenin avantajlı olduğunu uzun yıllar sonra anladım. Şanslıydım.†İlk ve orta okulu Fatsa’da okuyan Kadir İnanır, lise için İstanbuldüşleri kurar. 14 çocuklu ailenin, en küçük ferdinin bu isteği aile meclisinde kabul görür. Yıl 1962’dir ve dünyalar Kadir’in olur. Kadir İnanır o yılları bir röportajında şöyle anlatır: “İlk ve orta okulu bitirdikten sonra liseyi okumak için büyük İstanbul’a geldim. Yatılı okuduğum Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra 3 üniversitede çeşitli bölümleri kazanmıştım. Ancak doktor olmak istiyordum. Önümüzdeki yıl bir daha denemeye karar verdim.
Artist yarışmasını kazanamadı fotoroman kralı oldu
Bu arada bir arkadaşım benim bir fotoğrafımı haberim olmadan İstanbul’daki bir yarışmaya göndermiş. Fotoğrafımla finale kalınca gönderilen davetiye ağabeyimin eline geçmiş. Ağabeyim beni arkadaşlarımın yanında, “Biz seni okutmak istiyoruz. Sen artist mi olacaksın?†diye payladı. Arkadaşlarımın yanında onurum kırılmıştı. Tepki olarak İstanbul’a gittim…†Kadir İnanır, Uğur Güçlü’nün birinci olduğu 1968 Ses Sinema Artisti Yarışması’nda ilk 10’a kaldıktan sonra elenmişti. Bir yıl sonra Saklambaç Fotoroman Kralı Yarışması’nda birinci olmuştu. Kadir İnanır 1970’in başına kadar, sadece fotoromanlardan tanınıyordu.
‘Sosyal içeriği sağlam filmler’i tercih etti…
Kadir İnanır, birkaç yardımcı rolden sonra ilk başrolü ‘Yedi Adım Sonra’ ile sinemaya adım attı. 1970’te Türkan Şoray’la oynadığı ‘Kara Gözlüm’ filminden sonra da hep başrolde kaldı. Yeşilçam’ın efsaneleri arasına girdi. Kadir İnanır’ın film tercihleri de giderek farklılaştı. Kadir İnanır filmlerini şöyle tanımlar: “Benim filmlerimin hikayeleri, bulutlar üstündeki düş dünyasının danslarını anlatmaz. Tümüyle toplumsal gerçeklikleri içerir. O yapıtlarda sorunlar açığa çıkarılır, tartışılır ve çözümler aranır. Bunları içermeyen hiçbir senaryo benim için önemli değildir. Reddederim. Bu politik bir duruştur. Varlık nedenimdir. Aktif siyaset yapmak kadar önemlidir. Benim filmlerimde söylem var. Sosyal içeriği sağlam fimlerdir. Özel hayatımla da toplumla asla ters düşmedim…†Kadir İnanır okumayı da ihmal etmedi; şöhretinin zirvesinde bir yandan da Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi (Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu) Radyo-Televizyon bölümünü bitirdi. Kadir İnanır, hayatının bu dönemlerinde bazı sağlık sorunları yaşadı, en önemlisi de akciğerinde oluşan kanserle mücadelesini kazandı.
11 yıldır süren aşk
11 yıldır, aynı dizide oynarken tanıştığı Jülide Kural’la birlikte. Kadir İnanır özel hayatı hakkında konuşmayı hiç sevmez. Konuşmaz da. Jülide Kural ise beraberliklerini bir röportajında, “Bizi birarada aşk tutuyor†diye tanımlıyor. Kadir İnanır’ın maço olduğu şeklindeki yaygın kanılara ise; “Öyle olsa ilişkimiz sürer mi?†diye yanıt veriyor. Çok kalabalık bir aileye mensup olup hiç çocuk yapmamış olmak konusunda ise Kadir İnanır bir röportajında şu yanıtı veriyor: “Nasıl benim babamın 14 çocuğu varsa, benim de o kadar olmasını isterdim. Yapamadık zamanında. Bir kavganın içindeydik, o sırada çocuğu yapacak doğru insanı da bulamadık. Bundan sonra da kısmet tabii ama insanların ne kadar yaşayacağı belli. Ne kadar yaşayacağı derken, eli ayağı tutan zamanı diyorum. Öksüz kalır sonra o çocuk. Bunu istemem…â€
(13.04.2014 tarihli Posta karnaval’dan alınmıştır.)
Â