Ülkelerin küresel bir sağlık felaketine nasıl tepki verdiklerini görebilmek için geçtiğimiz günlerden iki haber başlığına bakalım:
– Küba, Ebola bölgelerine doktor gönderiyor
– Ebola krizinin kötüleşmesi sebebiyle ABD 3000 asker mevzilendirecek
BBC ve Reuters’da geçilen bu iki haberi okuyunca 11 milyon nüfuslu, 50 milyar dolar genel bütçeli, gayri safi yurtiçi hasılası 121 milyar olan ve kişi başına düşen GSYH 10.000 doların biraz üstünde olan, finansal olarak küçük ve aksak bir ada ülkesini yöneten Küba hükümetinin 165 tıp personelini Afrika’nın Ebola salgını olan yerlere gönderirken, 320 milyonlu nüfuslu, 3.77 trilyon dolar genel bütçeli, GSYH’si 17 trilyon dolar olan ve kişi başına düşen GSYH’sı 53.000 dolardan fazla olan, dünyanın en zengin ülkesi ABD’nin Ebola ile “savaşmak†için 3000 asker gönderdiğini görüyoruz.
Bu askerlerin iddia edilene göre tedavi merkezlerinin inşaatlarına “nezaret edeceğini†anlıyorum fakat biraz ciddi olalım. En yoksul ülkelerin bir kısmının bulunduğu Afika’yı kasıp kavuran bir salgın durumunda şu an ihtiyaç olan yeni binalar değil. Çadırlardan oluşan tesisler de bu gibi bir krizde insanları tedavi için yeterli olabilir. İhtiyaç olan şey tıbbi personeldir. Reuters’taki haberde önemli olan nokta ABD’nin “yardım†planı doğrultusunda ABD askerleri, resmi makamların aktardığına göre “koordinasyon için askeri kontrol merkezi oluşturacaklarâ€.
Obama’nın terörle mücadele Beyaz Saray danışmanı Lisa Monaco, MSNBC televizyonuna Salı günü verdiği demeçte “Buradaki amaç askeri, lojistik, emir ve komuta uzmanlıklarımızı da içeren Amerikan uzmanlığımızla bu salgını Batı Afrika’daki kaynağında kontrol altına almak†dedi.
Öyle görünüyor ki Küba ne doktor ve hemşirelerini sevk etmek için bir askeri kontrol merkezi kurma gereksinimi duyuyor ne de ihtiyaç olanın “askeri, lojistik ve emir komuta uzmanlığı†olduğunu düşünüyor.
Afrika’ya ABD askeri personeli sevkinin bir salgınla mücadele etmek için olduğunu düşünen biri hayal dünyasında yaşıyor olmalı. Mesele zaten halihazırda Obama yönetiminin ABD askeri gücünü Afrika’ya daha fazla taşıma stratejisinin bir parçası. Bunu da Çin’in Afrika’daki maden kaynakları üzerinde kontrolünü artırmasına gergin bir şekilde engellemeye, bu kaynakların ABD sömürüsü ve kontrolü altında olması için yapıyor.
EBOLA SALGININA FARKLI TEPKİLER
Ebola ABD için hem Afrika’da daha büyük bir mevzilenme imkanı hem de hastalığın ABD’ye yayılması konusunda bir tehlike.
Küba ise nüfusu fazla bir turist sayısına sahip olmamasına ve birçok Afrikalı ziyaretçi için bir uğrak olmamasına rağmen Afrika’nın kaynaklarında kontrol sahibi olma veya Afrika’yla ticari ilişkiler geliştirme amacı taşımadan Afrika’ya tıbbi personel gönderiyor. ABD, Çin veya Almanya gibi küresel yarışta büyük bir rol oynamak gibi bir ilgi veya umut da taşımıyor. Tıbbi personel yolluyor çünkü ihtiyaç var, neredeyse Haiti’deki depremden hemen sonra olduğu kadar. ABD buraya da tıbbi değil askeri yardım göndermişti. ABD Deniz Kuvvetleri sevk edilmiş, epey bir gecikme sonucu vardıklarında ise daha ABD’li ilk doktor Haiti’ye ayağını basmamışken 300 civarında Kübalı doktor ve hemşireyi Port-au-Prince Hastanesi’nin zarar görmemiş kısmını yeniden hizmete açmış ve çadır hastaneler kurmuş halde bulmuşlardı.
Ebola virüsünün Afirika’da daha da yayılması ve kaçınılmaz olarak diğer kıtalara taşınmasıyla daha da kötüye gidecek olan son uluslararası sorun, ABD’nin tüm uluslararası meseleleri gittikçe askeri bir bakış açısıyla gören ve her krize askeri bir karşılık verme gereksinimi duyan çarpık tabiatını açığa çıkardı.
Bu meseleye en nazik bakış açısıyla yaklaşırsak ve bu kadar organize olmaktan uzak bir yapıyı sistem adlandırabilirsek, ABD sağlık “sistemi†kötü bir şekilde finanse edilmiş ve tamamen kar dürtüsü üzerine kurulmuş bir halde olduğundan yüzlerce yetenekli doktoru Ebola gibi Afrika’yı harap eden bir salgınla savaşmaya göndermekten aciz. ABD’deki insanlar birinci basamak hekimlerden yetersiz hizmet alıyor ve bu hekimler bir hastalığın yayılmasıyla mücadele konusunda ihtiyaç olan hekimler. Bunun yerine, ABD’de giderek daha toksik hale gelen çevremizden ve kimyasal katkılı yiyeceklerimizden kaynaklanan hastalıklarla savaşmakta yardımcı olan, dermatolojiden yağ aldırmaya, kanser uzmanlarına kadar yüksek ücretli uzmanların her türlüsü var.
Küba’nın ise yoksulluğu bir yana, çoğunlukla günümüzde Afrika’da ciddi ölçüde ihtiyaç duyulan birinci basamak sağlık hizmeti veren doktorlardan oluşan ve birinci sınıf bir sağlık sistemi var. Ülkedeki yoksulluk ise öncelikle yarım asırdan fazla süredir, sol bir ayaklanmayla Fidel Castro önderliğinde Fulgencio Batista’nın sömürge hükümetini devirdiğinden beri ABD eliyle uygulanan ambargodan kaynaklanıyor.
Kendimizi de kandırmayalım. Tabi ki sevk edilen askerler arasında birtakım askeri tıbbi personel olacak fakat ABD 3000 askeri Afrika’ya hayırseverlik için göndermiyor. Şu kesin ki, tıbbi olmayan askeri personel “emir komuta†merkezlerini Afrika’da kurduktan sonra orada kalacaklar. Pentagon ve ABD Devlet Daire’sine göre Ebola bir kriz değil, bir fırsat. Daha önce Haiti’deki depremin de bir kriz değil fırsat oluşu gibi. Katrina Kasırgası’nın da bir kriz değil, siyahi New Orleans’ı beyaz, orta-sınıf bir yerleşim yeri şeklinde şehri düzenlemek üzere bir fırsat olması gibi.
*popularresistance.org’dan çeviren: Cansu Özyapıcıel
www.evrensel.net