İnternetle sağlığımız hakkında bilgi edinmemiz kolaylaştı. Şikayetlere bakıp teşhis koyan, hastalıklar hakkında ayrıntılı bilgi verenlerin yanı sıra her derde deva tedavi vaat eden siteler var. Tüm bu bilgileri sağlıklı bir şüphecilikle değerlendirmek yararlı olacaktır
İnternet yaygınlaştıkça tıbbi konularda bilgi bulmak giderek kolaylaşıyor. Birçok insan şikayetlerinin neden kaynaklandığını anlamak ve muhtemel teşhisleri öğrenebilmek için önce bilgisayarın başına geçip Dr. Google’a danışıyor. Son yıllarda doktorların sağlıkkonularında internette bulduğu kaynakları kullanarak bilgi sahibi olmuş hastalarla karşılaşmaları hiç de ender değil. Bu değişimin çok yararlı yönleri olduğu gibi sorunlu olan tarafları da var.
İnternet, kütüphanecisi olmayan, isteyen herkesin raflara kendi yazdıklarını hiçbir süzgeçten geçirmeden koyabildiği bir kütüphane. Raflarda doğru sağlık bilgileri içeren, işe yarar, özenle hazırlanmış belgelerin yanı sıra kişisel gözlem ve değerlendirmeden kaynaklanan, bilimsel dayanaktan yoksun bilgiler de bolca var.
Bir internet sitesinde yazılanlar doğu olsa bile, bu bilgiler ışığında kişinin sağlık sorunlarının değerlendirilmesi apayrı bir iş. Bu işin doğru yapılabilmesi için zengin ve geniş bir bilgi birikimi ile şikayet ve belirtileri ağırlıklarına göre bir muhakeme süzgecinden geçirerek karar vermek gerekir.
Bilgisayarların, yapay zekaları geliştikçe bir ölçüde de olsa bu kabiliyete kavuşacakları düşünülüyor. Lakin bugün için Doktor Google’ın teşhislerinin çoğunlukla doğru olduğunu söylemek güç.
Bu ay ünlü İngiliz haftalık tıp dergisi BMJ’de bu konuya ışık tutan bir araştırma yayımlandı. Harvard Üniversitesi’nde sağlık politikaları üstünde çalışan bilim insanları internette genel olarak güvenilir kabul edilen, WebMD, Mayo Clinic gibi sitelerin de bulunduğu, şikayetleri inceleyip teşhis koyan sitelerin sonuçlarının doğruluk derecesini incelediler.
Web sitelerine sormak üzere hasta ağzından yazılmış 45 farklı sağlık senaryosu hazırladılar. Bu senaryoların 15’i acil müdahale gerektiren, 15’i acil olmasa da doktora görünmenin gerekli olduğu durumlardı. Diğer 15 senaryoda kişinin yapması gereken şeyler olsa da mutlaka doktora gitmesini gerektirecek bir durum yoktu.
Teşhis koymak zor
Araştırmacılar doğru teşhis koyan siteye tam not verdiler. Ne yazık ki sadece 3 siteden biri bu kadar başarılıydı. Pekiyi almasa da doğru teşhise yaklaşanları saptamak için ilk 3 olasılık arasında doğru teşhisi veren sitelere baktılar. Ancak 2 siteden biri iyi not aldı. Sağlık konusunda danışmanlık yapanların en önemli işlevlerinden biri hastanın doğru yere yönlendirilmesidir. Tıbbi tabiriyle triajın doğru yapılmasıdır. Kim aile doktoruna, kim acil servise gitmelidir, kim evde kalıp dinlenmelidir sorularına cevap verilmesi hayati önem taşır.
BMJ’de yayınlanan makaleden internetten edinilen triaj tavsiyelerinin ancak yarıdan biraz fazlasının doğru olduğunu anlıyoruz. Bazı siteler ne olursa olsun kişinin doktora gitmesini tavsiye ediyor.
Bu araştırma internet sitelerinin işe yaramadığını değil henüz yaygın kullanıma hazır olmadığını gösteriyor. Yapay zekanın gelişmesiyle bilgisayarların doğru teşhis koyma kabiliyeti artacak. IBM Watson gibi sistemler o günlerin zannedildiğinden yakın olduğunu düşündürüyor.
Ya medyadaki bilgiler?
Yazılı ve görüntülü medyada en ilgi çeken öğeler arasında sağlık haberleri ve sağlık bilgisi veren köşe yazıları ve programlar geliyor. Bazılarında doğru bilgiler veriliyor olsa da genel olarak ülkemizde medyanın tıbbi haberler ve sağlık bilgileri açısından güvenilir bir kaynak olduğunu söylemek güç. Gazete okurken ve televizyon seyrederken karşımıza gelen sağlık bilgilerini doğru kabul etmeden mutlaka bir süzgeçten geçirmeliyiz. Yazının veya programın başlığında “Mucizeâ€, “Çığır açanâ€, “…çare bulundu†gibi kelimeler varsa dikkat etmek gerekir. Örneğin yeni bir tedavi yöntemi veya mucizevi bir ilaç hakkındaki haberi sağduyuyla değerlendirdikten sonra bazı soruları sorarak bilginin güvenilirliği hakkında fikir edinilebilir.
İnanmadan sormak lazım
Haberin kaynağı ne?Saygın ve hakemli bir tıp dergisinde çıkan bir bilimsel makale mi, yoksa bir konferansta sunulmuş, henüz bilimsel hakem süzgecinden geçmemiş kısa bir bildiri mi? Yoksa bir ilaç şirketinin halkla ilişkiler bölümünden yapılan bir basın açıklaması mı? Arkasında şeffaf olmayan bir kaynak varsa o habere şüpheyle yaklaşmakta yarar vardır.
Yeni tedavi insanlarda denenmiş mi?Birçok yeni tedavi önce hayvanlarda denenir. Ama faredeki kanseri iyileştiren ilacın insana da aynı ölçüde yararlı olacağını söylemeden önce yapılacak daha çok iş vardır. Hayvan deneylerinden elde edilen bilgileri ümit verici olarak kabul etmeli, insanlarda güvenilir bilgilere ulaşmak için yıllar gerektiği bilinmelidir.
Araştırma kaç kişi üstünde yapılmış?Yeni bir tedavinin etkinliğinin ve güvenliğinin belirlenebilmesi için geniş hasta grupları üstünde yeterli sürede denenmesi gerekir.
Yeni bir ilacı 100 hasta üstünde 1 yıl denemek yetmez. Çünkü hala bir çok bilinmeyen vardır. Üç bin hastanın 5 yıl boyunca sınandığı araştırmada sonuçlar çok farklı olabilir.
Kontrol grubuyla karşılaştırılmış mı?Bir doktorun “Ben yeni geliştirdiğim bir ilaçla 50 hastamı tedavi ettim hepsinde iyileşme olduğunu gözledim†demesinin bilimsel değeri çok azdır. Çünkü boş ilaç (plasebo) alan benzer bir hasta grubuyla (kontrol grubu) karşılaştırma yapılmamıştır.
Sebep sonuç ilişkisi var mı?Bir araştırma lokantadan çıkanların kullandıkları arabaların daha sık kaza yaptığını gösterince lokantanın veya yemek yemenin kaza sebebi olduğu anlamı çıkarılmamalıdır. İkisi arasında bir ilişki vardır ama bu bir sebep sonuç ilişkisi değildir. Yakından incelenince sadece içki içmiş olan lokanta müşterilerinin sık kaza yaptığı anlaşıldı.
Ölçülen vekil mi? Asil mi?İyi kolesterol düşükse kalp krizi ve ölüm riski yüksektir bilgisinden hareket ederek iyi kolesterolü yükselten ilacın ölüm riskini düşüreceği söylenmemelidir. Çünkü ilacın asıl, yani kalp krizi ve ölüm üstüne olan etkisi değil, vekil, yani iyi kolesterol üstüne olan etkisi sınanmıştır. Fikir verici olsa da kesin kanıt olmaktan uzaktır.
İstatistik oyunlarına dikkat!Sağlık araştırmalarında istatistik biliminin önemi yadsınamaz. Buna karşılık istatistiğin yanlış kullanılması veya eksik yansıtılmasının yanıltıcı olacağı bilinmelidir. Örneğin ‘Mucize ilaç ölüm oranını yarı yarıya azaltıyor’ başlığı durup düşünmeyi gerekir. Yüzde 50 göreceli (rölatif) yarar, riskin yüzde 2’den 1’e ya da yüzde 60’tan 30’a indiğini ifade ediyor olabilir. Birinde 100 kişiden 1’inin öbüründe 30’unun hayatı kurtuluyor!
Akçeli ilişkiler var mı?İster internet sitesi olsun ister gazete haberi, öncelikle verilen bilginin kaynağında bir çıkar ilişkisi yatıyor mu diye sormak gerekir. Sağlık alanında yapılan birçok araştırma mali olarak özel şirketlerce desteklenmektedir. Bu kendi başına bir olumsuzluk işareti değildir. Lakin, yeterli düzeyde şeffaflık yoksa, araştırmayı yürüten bilim insanlarının, açıklamayı yapan kişilerin şüphe uyandıran akçeli ilişkileri varsa durum değişir.
SON SÖZ: İnternetteki ve medyadaki tıbbi bilgilere ve haberlere sağlıklı bir şüphecilikle yaklaşmakta yarar var. Â Eğer yazılanlar inanılmayacak kadar etkili ve güvenli bir tedaviyi ya da kolay ve zahmetsiz bir çözümü vaat ediyorsa okuduğunuz muhtemelen gerçekten inanılmaması gereken bir haberdir.
http://www.milliyet.com.tr/doktor-google/gundem/ydetay/2166408/default.htm